Demokrasi için Mecburi Adım: Etkili Sivil Toplum

Sivil toplumun karar mekanizmalarına katılımını güçlendirmek için etki ve diyaloğu merkeze alarak farklı çalışmalar yapan YADA Vakfı, Türkiye sivil toplumunun tecrübe ettiği ortak sorunları ve bunlara ürettiği çözüm önerilerini 10 başlıkta bir araya getirdi. Sivil toplumun değişim talep ettiği; özgürlük, itibar, akreditasyon, kaynak, katılım ve iş birliği, standardizasyon, şeffaflık, görünürlük, özdenetim ve gönüllülük konularını içeren sorunlar ve çözüm önerilerinin siyasilere aktarılması hedefleniyor. 

 Türkiye’de gerçekleşen değişim ve dönüşüm sonrasında gelinen noktada tüm siyasi aktörlere seslenen, sivil toplumun kendine özgü ve temalardan azade dertlerini konuşan bir alanın eksikliğinden yola çıkarak Katılımcı Demokrasi için Etkili Sivil Toplum projesini hayata geçirdi.

Buradan hareketle YADA, akademi ve sivil toplum temsilcilerinden oluşan bir çalışma grubu oluşturdu ve grupta yer alan uzmanlarla birlikte etkili bir sivil toplumun inşası için çeşitli çalışmalar yürüttü. Bu çalışmalar kapsamında YADA ve çalışma grubu, Türkiye’nin farklı illerinden 100’e yakın sivil toplum temsilcisiyle bir araya geldi. YADA’nın organize ettiği Katılımcı Demokrasi için Etkili Sivil Toplum çağrılı Meydan buluşmalarında, sivil toplumun yaşadığı mevcut sorunlar ve sorunların çözümlerine yönelik adımlar üzerine tartışıldı.

İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır’da çeşitli alanlarda çalışan ve farklı arka planlara sahip 100’e yakın sivil toplum temsilcisiyle yüz yüze gerçekleştirilen toplantılar sonrası, sorunlar ve sorunların çözümlerine yönelik öneriler 10 başlık altında toplandı. Buradan elde edilen çıktılar önümüzdeki aylarda ilgili siyasi aktörlere ve kamu kurumlarına ulaştırılacak. 

Etkili Bir Sivil Toplum için Atılması Gereken Öncelikli 10 Adım

1. Özgürlük: Sivil toplumun etkisinin artırılmasında başat konu olarak ifade ve toplanma özgürlüğüne yönelik kapsayıcı düzenlemeler yapılmalı.

2. İtibar: Sivil toplumun itibar iadesine ihtiyacı var. Siyasetin, sivil toplumu araçsallaştırmadan, sivil toplumun sivilliğine vurgu yaparak ilişkilenmesi ve mesafesini ifade etmesi gerekiyor.

3. Akreditasyon: “Kime sivil toplum diyoruz?” sorusunun yanıtındaki muğlaklık giderilmeli. Kurumların değerlendirmelerinde bağımsız, etki odaklı bir akreditasyon sistemi oluşturulmalı. 

4. Kaynak: Sivil toplum, vergi yükü gibi mevcut yasal bağlayıcılıklar nedeniyle kurumsal varlığının başlangıcından itibaren finansal bir yük altında.  Sivil toplumun bağış toplamasındaki ve kaynak yönetmesindeki zorlu bürokratik süreçlerin kolaylaştırılması gerekiyor.

5. Katılım ve iş birliği: Karar vericilerin, politika hazırlarken sivil toplumu ve önerilerini kapsayıcı bir şekilde dikkate alması gerekiyor. Bununla ilgili prosedürlerin şeffaf olması, farklı politik yaklaşımlara sahip olma ve farklı yerellerde faaliyet gösterme gibi özelliklerin gözetilmesi gerekiyor.

6. Standardizasyon: Kamu kurumlarının, özelde de Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü’nün sivil topluma yönelik aldığı tutum ve yaklaşım her ilde farklılık gösteriyor. Kamu-sivil toplum arasındaki ilişki ve işleyişin standart hale gelmesi gerekiyor.

7. Şeffaflık: Devletin her türlü tematik alanda attığı adımları ve tasarruflarını raporladığı, özelde de sahada topladığı verileri sivil toplumla, sivil toplumun özgürce tüm faaliyetlerini şeffaf bir şekilde toplumla paylaşacağı bir ortam yaratılması gerekiyor. 

8. Görünürlük: Kamu spotları gibi kaynaklar başta olmak üzere tüm devlet elindeki yaygınlaştırma kaynaklarının sivil toplum tarafından kullanılmasının teşvik edilmesi gerekiyor.

9. Özdenetim: Sivil toplum devleti kendisini denetleyen bir kurum olarak görüyor. Halbuki denetim özdenetim olmalı, sivil toplum kendi denetiminde sorumlu ve söz hakkı sahibi olmalı.

10. Gönüllülük: Sivil toplumun gönüllülere ihtiyacı var. Bunun için de hem sivil toplumun itibarının iadesi hem de aktif yurttaşlığın desteklenmesi gerekiyor.