"Yenidoğan Çete" Davasında Avukata Ev Hapsi!

Yenidoğan Çetesi'ne yönelik soruşturmayı yürüten savcının "dosyadan el çektirildiği" iddia edilmesinin ardından başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan halktv.com.tr Yazı İşleri Müdürü Dinçer Gökçe ve Gazete Pencere Yazı İşleri Müdürü Nilay Can adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken, Avukat İrem Çiçek ise ev hapsine çarptırıldı. Çiçek yaptığı sosyal medya paylaşımında ev hapsine alınmasına ilişkin, "Eli taşın altına koyduğun anda seni hedef seçeriz, senin üzerinden baskı yaratırız olarak okuyorum bu kararı" açıklamasında bulundu.

Avukat İrem Çiçek, Cuma günü sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımda, "Yenidoğan" çetesini çökerten Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin'in dosyadan el çektirildiğini iddia etmişti.

Çiçek, paylaşımında, "Yenidoğan Çetesi’nden haberdar olmamızı sağlayan görevini en güzel şekilde yerine getiren Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin dosyadan el çektirildi. Bu gelişme dosyanın ve yeni şikayetler üzerine yürütülecek soruşturmaların akıbeti ile ilgili bende şüpheler oluşturdu Önce bebeklerimiz sonra toplum sağlığı için bu dosyayı unutmayın, takip edin, okuyun, sorgulayın" ifadelerini kullanmıştı.

Çiçek, Yenidoğan Çetesi'ne yönelik soruşturmayı yürüten savcının "dosyadan el çektirildiği" iddia edilmesinin ardından başlatılan soruşturma kapsamında halktv.com.tr Yazı İşleri Müdürü Dinçer Gökçe ve Gazete Pencere Yazı İşleri Müdürü Nilay Can ile birlikte gözaltına alındı. Dinçer ve Can adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken, Çiçek ise ev hapsine çarptırıldı.

Avukat İrem Çiçek ev hapsine çarptırılmasının ardından yaptığı sosyal medya paylaşımında, 18 Kasımdaki Yenidoğan çetesi duruşmasına girememe ihtimali olduğunu ve ev hapsinin kendisine baskı oluşturmak için verildiğini iddia etti.

Çiçek'in paylaşımının tamamı şu şekilde:

"Karar çıktı ve bu karara göre katılma dilekçelerini ve tanıklık talebini verdiğim 18 Kasımdaki Yenidoğan Çetesi Duruşmasına girememe ihtimalim var. Eli taşın altına koyduğun anda seni hedef seçeriz, senin üzerinden baskı yaratırız olarak okuyorum bu kararı. Unutmayın avukatın sesi kesilirse toplumun nefesi kesilir! Nefesinizi kesmeyin. Yenidoğan Çetesi Davasına gönüllü avukat olarak girmenin ve sürecin takipçisi olmanın cezası TCK 217-a’dan ev hapsi oldu!"

Ne olmuştu?

İstanbul'da gerek olmadığı halde özel hastanedeki yoğun bakım ünitesine yatırılan 12 bebeğin ihmalden öldüğü iddiasına ilişkin olarak Büyükçekmece Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatılmış, soruşturmayı yürüten savcı Y.E. ise makamında tehdit edilmişti. Olayın ortaya çıkması kamuoyunda infial yaratırken, 22'si tutuklu, 47 şüpheli hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlandı.

İddianamede neler var?

İddianamede şüpheliler için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi.

İddianamede, ölen 10 bebeğin "maktul", 5 kişinin "müşteki", Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğünün "suçtan zarar gören", 19 hastane ve sağlık şirketi "malen sorumlu", 47 kişi de "şüpheli" olarak yer aldı.

Doktor Fırat Sarı'nın lideri olduğu iddia edilen suç örgütünün sevk ve idaresini Doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtilen iddianamede, suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK'den üst sınırdan ödeme almak olduğu aktarıldı.

Sağlık Bakanlığı Müfettişliğince hazırlanan uzman görüşü raporunda, yenidoğan ünitelerindeki 10 bebeğin hayatını kaybetmesine neden olan tıbbı eksikliklere yer verildi. Buna göre, fezlekede maktul olarak yer alan bebek A.K'nin ölümüne ilişkin değerlendirmede, solunum sıkıntısı artan bebeğe devre olmadığı için entübasyonun gecikerek yapıldığı belirtildi. Tekrarlayan resusitasyonlar (solunumu veya kan dolaşımı durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahale) ile hastanın ertesi güne kadar yaşatıldığı belirtilen raporda, o sırada hastanede bulunması gereken Dr. D.E'nin görevinin başında olmadığı ifade edildi.