İZMİR'DE KATLEDİLEN 12 YAŞINDAKİ BEHİYE İÇİN GEBZE’DE EYLEM!
Şehitler, kadın cinayetleri ve sığınmacı problemleri gibi birçok toplumsal sorunu dile getirebilmek için yaptıkları eylemlerle isimlerinden söz ettiren ve Gebzeli Türkçüler olarak bilinen Hürriyet ve İstikbal Derneği, bu kez İzmir’in Karabağlar ilçesi Yüzbaşı Şerafettin Mahallesi 3973/1 Sokak'ta Suriye uyruklu bir şahıs tarafından canice katledilen 12 yaşındaki Behiye Ediz Gebze Kent Meydanı’nda eylem gerçekleştirdi. Dernek üyeleri, ‘Behiye, Behiye, ölümsüzsün Behiye’, ‘Ülkemde mülteci istemiyorum’ gibi çeşitli sloganlar atarak sığınmacı problemine tepki gösterdi. Ayrıca dernek üyeleri Türk bayrağının yanı sıra ‘Ben Behiye. 12 yaşındayım. Bir Suriyeli tarafından katledildim’ yazılı bir pankart açarak farkındalık oluşturmayı amaçladı. Eyleme, Gebze’de Afgan uyruklu bir şahıs tarafından 17 yaşında canice katledilen Ayşegül Aydın’ın ağabeyi Esat Aydın da katıldı. Eylem, Gebze Kent Meydanı’nda toplanan kalabalık tarafından alkışlanarak desteklendi.
Eylemde bir basın açıklaması yapan Hürriyet ve İstikbal Derneği Genel Başkanı Alaattin Kürşat Derebaş, “Hani vatanı sevmek çocukları sevmekle başlıyordu? 12 yaşındaki Behiye’ye ne oldu? 15 yaşındaki Selahattin’e ne oldu? 17 yaşındaki Ayşegül’e ne oldu? Ne idüğü belirsiz mahlukların ellerine nasıl Türk evladının kanı bulaşır? Türk milleti bu acının içinde nasıl evlatlarına sahip çıkmaz? Sosyal alanlarda sığınmacılara taviz verenler oldukça, yardım edildiği kadar sevgi bağını oluşturmaya çalışanlar oldukça bu elim olayların sonu gelmeyecek” dedi.
“KANA KAN DEMİYORUZ, DİŞE DİŞ DİYORUZ”
Almanya, İtalya ve Fransa’da yaşanan sığınmacı olaylarında refleks gösteren milliyetçi teşkilatlar olduğunu gözlemlediklerini aktaran Derebaş, “Gel gelelim bizim ülkemizde buna karşı çıkan ve sorun olduğunu söyleyen siyasi parti ve STK’lara set çekiliyor. Dini kullananlar el üstünde tutulup sığınmacı seviciliği yaparken, Türk milliyetçileri operasyonla linçleniyor, deccalmış gibi gösteriliyor, asıl sorunlar yalan haberlerle haberlerle saptırılıyor. Soruna çözüm istiyoruz. Kana kan demiyoruz, dişe diş diyoruz” diye konuştu.
“BİR SOKAĞA, BİR MEYDANA AYŞEGÜL AYDIN’IN İSMİ VERİLSİN”
Gebze’de dükkan açan Suriyeliler’in vatandaşlıklarının olmadığının ve dükkan ruhsatlarının olduğunun altını çizen Derebaş, “Şehrimizde Arapça tabela istemiyoruz. Anayasal olarak bazı kuralların çiğnendiğini ifade ediyoruz. Belediye başkanımız Zinnur Büyükgöz’ün bu konuda hassasiyet göstermesini talep ediyoruz. Bir kaçak sığınmacı Afgan tarafından katledilen Ayşegül Aydın’ın bir sokağa, bir meydana, bir köprüye veya bir ormana aziz hatırasını yaşatmak amacıyla isimlendirilmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.
“HER SIĞINMACI OLAYINDA TOPLANACAĞIZ”
Arapça tabelalar için Gebze Belediye’sine dilekçe vereceklerini de duyuran Derebaş, “Dilekçelerin ve söylemlerimizin dikkate alınmaması durumunda hukuksal yollara başvuracağımızı belirtiyoruz. Sığınmacı ve mültecileri okulda ve sokakta yardımını sağlarken örgütleştiren toplulukların, dernek ve vakıfların gözden geçirilmesi için çağrıda bulunuyoruz. Şehitlerimizin hassasiyetini korumak sokakta olacağımızı söylemiştik. Ve duyuruyoruz: Her sığınmacı olayında toplanacağız. Gayretimiz yakarışların haykırışlara dönüşmesidir. Vatan evlatlarının, istikbalimizin yıldızı çocuklarımızın korunmasıdır” ifadelerini kullandı.
“CANIMIZIN GÜVENDE OLDUĞUNDAN NASIL EMİN OLALIM?”
İşgalin sadece tankla, topla, tüfekle yapılan bir şey olmadığına değinen Hürriyet ve İstikbal Derneği Genel Başkan Danışmanı Alperen Kuzubaş ise “İşgal aynı zamanda böyle sessiz de yapılır. Bize, ‘Biz ensarız, onlar muhacir’ diyorlar. Hazreti Peygamber Medine’ye gittiğinde hangi Mekke’li Müslümanın çocuğu katledildi? Böyle bir şey olsaydı Hazreti Peygamber ne yapardı? Hazreti Peygamber şu sözleri sarf ediyor; ‘Vatanını sevmek, ırkını sevmek kınanamaz, suçlanamaz. Vatanı sevmek imandandır’ diyor. Bizler iman ediyoruz, vatanımızı seviyoruz. Fakat bunun bedelini de canımızla ödüyoruz. Dün Behiye’nin nasıl canının güvenliği olmadığı gibi, yarın aramızdaki bir kız kardeşimizin, bir erkek kardeşimizin canının güvende olduğundan nasıl emin olalım? İnsanın en temel hakkı yaşamaktır. Biz vatana annemiz diyoruz, devleti babamız olarak kabul ediyoruz. Şimdi biz annemizin koynunda yatarken babamız bizi koruyamıyorsa biz ne yapalım?” ifadelerine yer verdi.