BETAM "İşgücünde Verimsiz Süreç Sorunu Büyüyor."
BETAM "İşgücünde Verimsiz Süreç Sorunu Büyüyor."
BETAM son 15 yılda Türkiye’de işçi devri ve yeni işlerin getirisi’ raporunu paylaştı. Raporda dikkat çeken bulguların başında verimsizlik geldi.
Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri olan işsizlikte rakamlar iyileşmeyi işaret etse de aslında sorun her geçen gün büyüyor. Özellikle son yıllarda işsizliğin verimliliğinde problemler yaşanırken, şimdi de istikrarsız verimsiz işlerin oranlarının arttığı görülüyor. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) “Türkiye’de işçi devri ve yeni işlerin getirisi: 2005-2019 Hane halkı işgücü anketlerinden çıkarımlar” raporunda da buna değindi.
Bulgulara bakıldığında Türkiye’de işgücünün devir hızının yüksekliği durumunda işçilerin daha verimli eşleşmeler yakaladığı kaydedildi. Daha iyi kariyer imkanları karşısında dinamik bir yapıdan ziyade işgücü piyasasında katmanlaşma derinleşti. Ve istikrarsız işlerin oranı arttı. Verimsiz bir süreç böylece başladı. Raporun devamında, bu dönemde kadın istihdamının kuvvetli bir şekilde arttığı ve kayıt dışılığın azaldığı görüldü. Fakat reel ücretlerin yükselmesi gibi işgücü piyasasında meydana gelen olumlu gelişmelerin yanında işçi akımlarındaki artışı ve bu artışa bağlı olarak ortaya çıkan olumsuz etkileri de dikkate almak işgücü piyasasına dair daha sağlıklı değerlendirmeler yapmaya yardımcı olacağına vurgu yapıldı.
Türkiye’de işgücü ve istihdam ara ara dalgalanmalar gösterse de artmaya devam ettiğine değinilen raporda “Birindeki artış hızı diğerinin önüne geçtiğinde işsizlik oranı da artıyor veya azalıyor. İşgücü piyasası ile ilgili değerlendirmeler de genellikle bu üç büyüklük üzerinde yoğunlaşıyor ve tartışmaların odak noktası çoğu zaman işsizlik oranı oluyor. Bununla beraber demografik değişimlerin, firma karakteristiklerinin ve genel olarak ekonomik koşulların etkisiyle istihdamın ve işsizliğin yapısında da hızlı ve kuvvetli değişimler yaşanıyor. Bu değişimlere tek boyutuyla baktığımızda eğilimler genelde çok açık. Daha önceden başlamış olmakla beraber dönüşümün son on yılda hızlanarak devam eden en çarpıcı iki boyutu eğitim ve işteki durumla ilişkili. Yüksek öğretim mezunlarının istihdam payı çok hızlı bir şekilde artıyor. Benzer şekilde ücretli çalışanların sayısı ve istihdam payı hızla artarken, işverenler, kendi hesabına çalışanlar ve ücretsiz aile işçilerinin payı düşüyor. Diğer belirgin değişimler erkeklere kıyasla kadınların ve küçük işletmelere kıyasla çalışan sayısı ellinin üzerinde olan büyük firmaların net istihdam artışlarında gözleniyor. Ancak istihdamda meydana gelen mutlak değişimlere odaklanmak bu değişimlerin gerisindeki farklı dinamikleri gözden kaçırmaya sebep olabilir.
‘ASGARİ ÜCRETE YAKIN ÇALIŞMA BAĞLILIĞI AZALTIYOR’
Rapor şöyle sürdü:
“Bütün ekonomilerde sürekli olarak çok sayıda iş yok oluyor ve eşzamanlı bir şekilde bir o kadar iş yaratılıyor. Ürünlerine talebin düştüğü, rekabet gücü ve verimliliği azalan firmalar küçülür hatta kapanırken aynı zamanda birçok yeni firma kuruluyor; verimliliğini koruyan ve artıran firmalar yeni pozisyonlar yaratmaya ve büyümeye devam ediyor. Örneğin, Abowd vd. (1999) Fransa’da net olarak yaratılan her yeni işe karşılık üç kişinin işe girdiğini ve iki kişinin işinden ayrıldığını gösteriyor. İşçi akımlarının yapısını ve zaman içerisindeki değişimini dikkatli bir şekilde ele almak işgücü piyasasıyla ilgili problemlere ve dönüşümlere farklı bir bakış açısı sunacaktır. Buna rağmen bilebildiğimiz kadarıyla Türkiye’de bu işçi akımları yeterince çalışılmamıştır. Bir diğer yakın tarihli çalışmada da Tunalı (2023) asgari ücret artışlarına bağlı olarak ücretlerin asgari ücret etrafında daha dar bir aralıkta yoğunlaşmasının işçi devri üzerindeki etkisini ele alıyor. Giderek daha fazla kişinin asgari ücret civarı ücret almasının çalışanların firmaya bağını zayıflattığını ve daha yüksek bir işçi döngüsüne sebep olduğunu ortaya koyuyor.”
‘BİRÇOK İŞÇİ KENDİ İSTEĞİ DIŞINDA İŞİNİ KAYBETTİ’
Birçok işçinin kendi isteği dışında işini kaybettiğini ortaya koyan BETAM raporu “Yeniden iş aramak maliyetli ve zaman alan bir süreç. Ayrıca yüksek hızda işçi devri firmaya özgü beşerî sermaye birikimini ve dolayısıyla verimliliği olumsuz etkileyebilir. Üstelik kısa ömürlü işlerin oranının yükselmesi çalışanların gelir kaybına uğraması yanında işgücüne olan bağını da zayıflatabilir. Örneğin bu durum kadınlarda işgücü piyasasına bağlılığın çok yüksek olmamasının sebeplerinden biri olabilir. Dolayısıyla iş ve işçi devrinin etkileri olumlu olabileceği gibi olumsuz da olabilir ve bu etkiler tüm demografik gruplar için aynı şekilde ortaya çıkmayabilir.”
‘MEVCUT İŞİNDE ÇALIŞAN İŞÇİLER KIDEME GÖRE AZ ÜCRET ALIYOR’
2005-2019 yılları arasında toplam istihdamın yüzde 40 arttığını vurgulayan rapor “Özellikle kadınlar ve ücretli çalışanlar için artış daha da kuvvetlidir (sırasıyla %75 ve %68). 15 yıllık dönemde istihdamın yıllık artış oranı aynı dar bant içerisinde dalgalanırken hem işe giriş hem de işten çıkış oranları istikrarlı bir şekilde yükselmiştir. İşçi devir hızındaki bu artıştan işgücünün tüm kesimleri aynı şekilde etkilenmemiştir. Bu asimetrik etki istihdamın yapısında da önemli değişimler ortaya çıkartmış ve zaten katmanlı bir yapıya sahip olan işgücü piyasasında bu katmanlar arasındaki farklar çeşitli boyutlarıyla daha da belirginleşmiştir. Özellikle eğitim seviyesi düşük işçiler ve vasıf gerektirmeyen işlerde çalışanlar için işçi devir hızı çok yükselmiş ve kısa ömürlü işlerin oranı ve sonuç olarak işsizlik riski belirgin şekilde artmıştır. Eğer işçi akımları çalışanların daha iyi eşleşmelere geçişi sonucu gerçekleşiyorsa iş değiştiren çalışanların ücretlerinin daha kuvvetli bir şekilde artmasını bekleyebiliriz. Ancak iş değişimleri kapanan firma oranının artması, kısa ömürlü ve verimsiz işlerin toplam içerisindeki payının yükselmesi gibi olumsuz gelişmelerden kaynaklanıyorsa yeni başlayan işlerde çalışanlar dezavantajlı bir hale gelmesi beklenir. Bulgularımız mevcut işinde çalışmaya yeni başlayanların 1-2 yıl arası kıdemi olanlara göre daha düşük ücretler aldığını gösteriyor. Dahası, işten işe geçenlere göre işsizlikten veya işgücü dışından gelerek yeni işe başlayanlar için bu ücret farkı daha yüksek.”
‘DÜŞÜK MAAŞ PROBLEMLERİ ARTTIRIYOR’
“İşe yeni girişlerde ücretlerin aynı işinde çalışmaya devam edenlere göre daha düşük olmasının çok çeşitli sebepleri olabilir” denilen raporda “Yukarıda belirttiğimiz gibi çalışanların firmaya özgü beşerî sermayesinin kıdemle beraber yükselmesinin ücretlerine de yansıması beklenir. Çalışanların zaman içerisinde biriktirdikleri genel beşerî sermayeyi bir firmadan diğerine aktarması da her zaman kolay değildir. Bazen de yeni başlayan işlerde işverenler çalışanın verimini en başta tam olarak gözleyemiyorsa başlangıç ücretleri daha düşük olabilir. Ayrıca iyi ve kötü işlerin ayrıştığı katmanlı bir piyasada bazı kötü işlerde işin mahiyeti gereği yüksek işçi devri ve kötü ücretler bir arada olabilir. Fakat ücret farklılıklarının sebebi ne olursa olsun, giderek daha fazla sayıda insan yükselen işçi devir hızı nedeniyle daha sık bir şekilde iş arama sürecinden geçiyor ve bu düşük başlangıç ücretleriyle karşı karşıya kalıyor.”
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.