Kamu Hastanelerinde Yetersiz Muayene Süresi Mağdur Ediyor!
Kamu Hastanelerinde Yetersiz Muayene Süresi Mağdur Ediyor!
Hastanelerde randevu süresinin 5 dakikadan bile az olması, performans sistemi gibi nedenler yüzünden hastalara neredeyse dokunulmadan muayene yapılıyor
AKP’nin Sağlıkta Dönüşüm Programı kamu hastanelerinin sorunlarını daha da çıkmaza soktu. Kısa muayene süreleri, aylar sonrasına muayene ve tetkik randevusu kanser, kalp, beyin gibi hastaları daha da zor durumda bırakıyor. Parası olan ya da kredi kartını kullanarak tedavisini olmak isteyen özel hastanelere giderken, olmayan kamu hastanelerinde adeta kaderine terk ediliyor.
Bir poşet dolusu tetkik ile teşhis konulmasını bekleyen hastalar ‘‘Muayeneler çok kısa. Fiziki muayene neredeyse kalmadı, sürekli MR, BT, kan tahlili isteniyor ancak bir türlü sonuca ulaşamıyoruz. Özetle paran yoksa öl diyorlar’’ dedi. Hekimler ise sistemin mağduru olduklarını belirterek ‘‘Tükendik’’ diye konuştu.
SADECE NEYİN VAR DENİYOR
İstanbul’daki kamu hastanelerinin durumunu görmek için Anadolu yakasında bulunan birkaç hastaneye gidiyoruz. Hastanelerin koridorları yoğunluktan geçilmiyor. Adeta iğne atsanız yere düşmeyecek gibi. Muayene için beklerken doktorun kapısında numaratörün neredeyse 4-5 dakikada bir yandığına tanıklık ediyoruz. Hastanın içeri girmesi ile çıkması bir oluyor. Pek çok hastadan MR, röntgen, BT gibi görüntüleme ya da kan, idrar gibi testler isteniyor. Hastalar neyinin olduğunun dahi dinlenemediğini, fizik muayene bile yapılamadığından yakınıyor. A.K. adlı kanser hastası yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
‘‘Onkoloji takipli bir hastayım. Neredeyse 1 aydır ağrılarımın nedeni bulunamadı, oradan oraya savrulup duruyorum. Ağrıdan kıvranıyorum, özel hastaneye gitmek zorunda kaldım. Orada da öyle bir yoğunluk var ki SSK hastanelerinden bir farkı kalmamış. Kamu hastanelerini bitirdiler, hastalığına çare bulamayan özel hastanelere gidiyor. İnsanlar kredi kartları ile dertlerine çare bulmaya çalışıyor. Doktorların da işi zor. 5 dakikada bir muayene ile doktor sadece ‘Neyin var’ diye soruyor. Yerinden kalkıp muayene bile edecek vakitleri yok. Bu sistemde doktor ne kadar dayanabilir?’’
Türk Tabipleri Birliği Merkez Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap, kışkırtılmış sağlık hizmetini karşılayabilmek için randevu sürelerinin düşürüldüğünü belirterek ‘‘Hastalara yeteri kadar zaman ayrılamayınca teşhis konulamıyor. Hastaların sorunları çözülemiyor, hastaların sorunu çözülemediği için tekrar doktora başvurmak zorunda kalıyor. Ya farkı bir hastaneye ya da aynı hastanede farklı branşa başvurmak zorunda kalıyorlar’’ dedi.
Bu durumun hekime başvuru oranlarını da artırdığına dikkat çeken Azap, şöyle devam etti: ‘‘Türkiye’deki doktora başvuru oranı kişi başına yıllık 11,4. Bu kadar doktora başvuruya rağmen hastalar sağlığına kavuşamıyor. Kaliteli bir sağlık hizmeti alamıyorlar çünkü o kadar kısa sürede bir hastanın etraflıca değerlendirilmesi mümkün değil. Dünya Sağlık Örgütü hastaya en az 20 dakika ayrılması gerektiğini söylüyor. Bu hem hastayı hem de hekimi ciddi şekilde mutsuz eden bir sistem.’’
Genel Sağlık İş Antep İl Temsilcisi Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu da kamu hastaneleri polikliniklerinde hastalara en az 20 dakika ayrılması gerektiğini belirterek ‘‘Tıp fakültelerinde öğrencilerimize ‘hastalara şikâyetlerini sorun, hikayesini ayrıntılı olarak alın. Bu aşamaya kadar geçirilen süreçleri kaydedin, hastayı tam bir fizik muayene yapın’ diye öğretiyoruz. Mesleğimizin etik kurallarını tam olarak uygulamak için, hem kendimiz hem de hastalar için hastalarımıza yeterli süre ayırmalıyız’’ dedi. Sağlık Bakanlığı’nın 2017 tarihli genelgesinde randevulu muayene sürelerinin belirlendiğini anımsatan Küçükosmanoğlu, şöyle devam etti: ‘Genelgede deniliyor ki ‘hastalara en az 10 dakika süre ayırın. Ancak pratikte 10 dakikadan da az muayene süreleri veriliyor. Hastadan anamnez dediğimiz hikâyesi alınamıyor, hastalara dokunulmuyor. Bu pratikte bizi geriye doğru iten bir durum. Hastaların doktor doktor dolaşmasının bir nedeni de bu. Hastalar dinlenmediği için çok sayıda tahlil ve tetkik yapılıyor, ellerinde torba torba tahlil ve tetkiklerle geziyorlar. Parası olan özele gidiyor ancak orada da hastalardan çok ayıda tetkik isteniyor.’’
POŞET POŞET TETKİKLER
Hekimlerin bu kadar kısa sürede hastayı değerlendirememesinin bir diğer sonucunun çok fazla tahlil ve tetkik istenmesine yol açtığını söyleyen kaldığını anlatan Prof. Dr. Azap, şunları dile getirdi: ‘‘Bir şeyi atlamamak ve hastaya yardımcı olmak adına MR, BT gibi tetkikler sıklıkla isteniyor. Türkiye MR ve BT isteminde OECD ülkelerinde nüfus başına birinci sırada. Halbuki hastaya yeterli süre ayrılsa, hastanın detaylı öyküsü dinlense bu kadar çok tetkik istenmeyecek. Hastalıklara teşhis koymanın en etkili yolu ayrıntılı anamnez almaktır, yani hastanın hikayesini ayrıntılı şekilde sorgulamaktır. Sonrasında fizik muayene sonrasında ise laboratuvar testleri. Ama süre o kadar kısa ki ayrıntılı bir sorgulama yapabilmek mümkün olmuyor. Öyle olunca hekimler çok fazla tetkik istemek zorunda kalıyorlar. Hastalarda poşet poşet tetkikler oluyor. Muayene sürelerinin kısa olması şiddeti de tetikliyor. Bu kadar kısa süre içinde hastaların fizyolojik durumuna, biyolojik durumuna çözüm bulmak zor olduğu gibi hastayı bilgilendirmek onun psikolojisini anlayıp bilgilendirmek mümkün değil. Hastaya yeteri kadar bilgi verilmediğinden hastalarda memnuniyetsizlik yaratıyor, tekrar tekrar hastane başvurusuna yol açıyor.’’
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.