2002 seçimlerini kazanıp tek başına iktidar olan AKP burjuvazinin çeşitli fraksiyonlarıyla yaptığı ittifakla OLİGARŞİ’nin taze kanı olmuş burjuva liberal söylemlerle toplumsal desteği de arkasına alarak ciddi bir kitle tabanına ulaşmıştır. 19 yıl aralıksız olarak Türkiye’yi yöneten Recep Tayyip Erdoğan her virajda A takımında yer alan kadroları tasfiye etmiş, zamanla tek adam rejimini kurmuş, artık Türkiye’de kişiye bağlı BEN merkezli bir sisteme geçilmiştir. Tek adam rejimi devlet kurumlarında atalet ve bürokratlaşmaya yol açmış, memurlar normal işlemler için “Hayırhah” tutum içine girmiştir. Kamuda personel alımlarında torpil ve kayırmacılardan dolayı nitelikli personel sıkıntısı yaşanır hale gelmiş en basit işler bile yapılamaz olmuştur.
Türkiye’yi çok büyük ekonomik – sosyal- siyasal ve psikolojik çöküş sürecine sokan AKP hükümeti ve lideri medya gücünü de kullanarak sürekli demagojik söylem ve ajitasyonla oy tabanını %30 bandının üzerinde tutmuştur. Temsil ettikleri burjuva çevrelerinin ekonomik menfaatlerini fazla öncelediklerinden dolayı akıbetlerinin ANAP gibi olmasından korktukları için dağılma korkusunun etkisiyle toplumsal kutuplaşmayı ayyuka çıkarmıştır.
Sürekli çıkardıkları torba yasalarla ortağına rahmet okurcasına faşizan yasaları anayasaya aykırılığını hiçe sayarak inatla toplumun karşısına getirmiştir. Faşizan kural ve kurumları baskıcı yasaları meşrulaştırma girişimlerini ısrarla demokrasicilik oyunlarıyla yasallaştırmaya çalışmaktadır. Kendi partisinden kopan siyasi eğilimleri de pandemiyi bahane ederek içki yasağı gibi ŞER’İ uygulamalarla boşa çıkarmıştır. Davutoğlu’nun taban tutmamasının nedeni “Ben senden daha muhafazakarım” tavrıdır. AKP’den kopan bir grubun Babacan’ın liberal söylemleriyle yer almasını AKP engelleyememiş bu kopuş devam edecek gibi görünmekte ve DEVA Partisi %5’leri zorlamaktadır.
AKP-MHP kliğinin çıkardığı yasalar ve 15 Temmuz Fetöcü darbe girişiminin de bahane edildiği olağanüstü hal uygulamaları Türkiye’yi yormuş, nispi demokratik hakların rafa kalkmasına sebep olmuş, parlamentonun işlevsizliği de buna ilave olunca dünya Türkiye’de demokrasinin sona erdiği kararına varmıştır. Korkunç ekonomik çalkantılar ve yolsuzluklardan kaynaklı savrulmalar toplumsal barışı tehdit eder hale gelmiş açlık ve yoksulluk sokakları tehlikeli hale getirmiştir.
AKP, ABD VE Batılı kapitalist ülkelerin desteğiyle Türkiye’nin ekonomik, sosyal, siyasal ve askeri dokusunu değiştirmiş, oligarşinin çizdiği sınırları zorlayarak “Yeni Türkiye” söylemiyle Kemalist kurum ve mirasları yerle bir etmiştir. 2010 yıllarında dünyada yaşanan popüler kültürün ve ABD’nin BOP eş başkanı ve temsilcisi olmakla böbürlenen RTE BOP’un çökmesinden sonra bugünlerde ABD karşıtı ve İsrail düşmanı kesilerek yeni bir mağduriyet stratejisi çizmekte dış güçler masalıyla yeni ittifaklar cephesi oluşturmaya çalışmaktadır.
Türkiye'de yaşayan halk ve gençlik tüm bu ajitasyon ve propagandadan bıkmıştır. Şu anda yaşadığımız sistemin demokrasicilik oyunu olduğu ortadadır. AKP-MHP iktidarı hükümet olmaktan öteye devlet olduklarını sanmakta, yasama, yürütme gücünü anayasaya aykırı olarak kullanmakta, anayasal düzene karşı aleni suç işlemektedir. Kemalist cumhuriyetin kurduğu tüm kurumların içini boşaltan ve yerine vahşi kapitalist sistemin kural ve kurumlarını getiren Türkiye sağının ve 12 eylül cuntacılarının kurduğu demokrasicilik oyununun sonu gelmiştir.
Yönetenlerin yönetemez yönetilenlerin de yönetilemez olduğu toplumsal devinimlerin ayyuka çıktığı bugünlerde GELMEKTE OLANIN NE OLDUĞU önem kazanmaktadır. Önümüzdeki 1 yıl içinde seçim yapılacaktır. OLİGARŞİ’yi taze kan mı seçeceğiz yoksa toplumsal muhalefetin bileşenlerinin dinamizmini temsil eden DEMOKRATİK PARLAMENTER yapıyı mı? Artık Türkiye “DEMOKRASİCİLİK OYUNUNU değil gerçek demokrasi istiyor. Demokrasinin sınırları AKP-MHP kliğine kadar daralmıştır. Bundan bir an önce kurtulmamız gerekiyor. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve parti önderliği Türkiye’ye yeniden demokrasiyi getirmeye kararlı gibi görünüyor. CHP’ye demokrasiyi getirmeleri halinde Türkiye’ye de yeniden demokrasi getirebileceklerine inanıyoruz. ARTIK DEMOKRASİ CEPHESİNİN KAZANMA ZAMANI.