Orman katliamlarını gören veya duyan var mı?
Bir rüzgâr eser, yaprak kıpırdar; biri diğerini sallar, karınca taşıdığı yükün ağırlığını hisseder. Sen ise hafif hafif rahatladığını hissedersin yakıcı güneşte! İşte o an, baktığın tarafta bulunan orman esintisi sana ulaşmıştır, yüzüne vuran serinlikle! Sen bakışını alamazsın o baktığın tarafta bulunan orman denizinden!
Ülkemin her köşesinde, ormanlar öbek öbek yanıyor. Yangına bilerek veya bilmeyerek zamansız müdahalesi binlerce hektar ormanı yok ediyor. Ranta açık alanda, tıraşlama yapılıp imara açılıyor.
Çökenin elinde kalıyor.
Yaz mevsimi ile birlikte bu tür yangınları sık sık göreceğiz.
Yabancı maden arama şirketleri ve yerli rantçı şirketler, Devlet bu yağmada pay sahibi, ülkem de Kaz dağları, İkizdere, Kocaeli, Sakarya Kuzey Marmara, Zonguldak, Kastamonu, Çanakkale, Aydın, Muğla, Toros dağları, Diyarbakır, Tunceli, Van, Muş, Hakkâri, Şırnak ormanları, maden aramanın yanı sıra terör bahanesiyle yakılıp, kesilip yok edilmek istendi.
Bir yarış arabası, hızını hiç sürat kesmeden yangından mal kaçırırcasına o orman denizlerini yok ediyor. Şuursuzca ve bilgisizce… Ağaçların çığlıkları, sessiz yaylaları dolduruyor; ama duyan yok!
Bir taraftan da ormanı korumakla görevli olanların tuttuğu silahşörler tarafından, bir bir vurulup yere düşüyor ağaçlar; ama yardım eden yok!
Bir ses gelir uzaklardan, sadece onun sesi varmış gibi çınlar kulağında. Oradan anlarsın ‘İleride inekler otluyor!’ diye. Ancak o sesi duyan, yalnız bırakmaz sessizlikte olan çıngırak sesini! Keskin keskin bağırır ‘Ben de buradayım.’ diye! İşte, başlamıştır sesler senfonisi. Karatavuğun, kuşların uçuşunu, sineklerin uçuşunu, börtü böceğin, yılanın ıslık sesini duyarsın, Bir an ayaklarının dibinde kıpırdamalar başlar, ormanda alarm vurmuş gibi!
Hani ormandayken sis bastırdığında, her tarafında seni koruyan bir sürü asker gibi hissettiğin o güzelim ağaçları korumakla görevli olanlar tarafından katlediliyor ormanlar! Ormanda asker gibi bekleyen o çamları düşman ilan etmiş, bir bir yok ediyorlar.
Duyan var mı?
Ne güzel günlerdi yayla günlerimiz! Bu cümleleri okuduktan sonra yaylanız veya köyünüz aklınıza gelmiştir. ‘Yo, benim aklıma gelmedi!’ demeyin buna, inanmam! ‘İnsan, çocukluğunun geçtiği yeri özlermiş!’ der babam her seferinde. Gerçekten de öyledir. Ben kendi çocukluğumdan ve çocuklarımın maran deresini, Çığıstan ormanını sevmesinden anlıyorum.
Anılarımız ve geçmiş tarih yok sayılarak ülkemde ki ormanlarının yok edilmesine dur diyecek olan yok mu? Hiç mi ormanın çığlığı kulağınıza gelmiyor?
Hiç mi vicdanınız sizi rahatsız etmiyor?
Çığıstana doğru yürürdüm, patika yoldan. Burnumda çam kokusu, kulaklarımda ineklerin çıngırak ve kuşların sesi… Ormana girmeden hissedersin geçmişten gelen, baban ve onun babasının sesini. ‘Yürü bu yollarda! Bu yollarda yürüyerek bu hale geldik; onun için dimdik ayakta erdik!’ lafını hiç unutmam!
Babam, koskocaman çamları gösterir ve ‘Bunlar 120-140 yaşına gelinceye kadar kesilmez!’ derdi. ‘Baba nerden anlayacağız o yaşa geldiklerini?’ dediğimde ‘Oğlum bir ağacın çapı doksan cm üstünde olduğunda artık o yaştadır!’ derdi.
Babam köylüydü, orman mühendisi değildi! Şimdi anlıyorum köylülerin, ormanları, bağını bahçesini, zeytinliklerini koruma gayretlerini ve güç birliği yapmalarını. Ormanları korumakla görevli çevre ve şehircilik bakanlığı, orman bakanlığı, ulaştırma bakanlığı, bu işe karar verenlerden, orman mühendislerden, köylülerimin büyük çoğunluğunun daha bilgili olduğunu!
Ne tuhaf değil mi?
Babam ağacın çapları 90 santim ise ormanın nefes alması için kesim yapılır derdi.
'Sizler süresi dolmadan ağaçları kestiğiniz için katliam yapıyorsunuz!’ Kestiğiniz ağaçlardan bir tane süresi dolan ağaç yok. Neredeyse bütün ağaçların çapları otuz, kırk, bilemedin elli cm civarında! Bu katliam değil de nedir?
Sorduğumuzda ‘Proje!’ diyorsunuz. Bu neyin projesi, söyler misiniz? Bunun adı ormanları yok etmek için uydurulmuş bir projedir!
Yazık, yazık!
Eskiden de orman kesilirdi. Süresi gelenler, kuruyanlar, seyreklemeler… Orman nefes alır, hiç de sorun çıkmazdı. Şimdi ise ormana nefes aldırmıyorlar. Büyüyen ağaçlara baktığımda benim gibi mutsuz onlar da. ‘Celladı ne zaman gelecek?’ diye büyümek istemiyor! Ne tuhaf değil mi?
Sellerin, heyelanların ülkemizi yok etme çabasına bu kadar yardımcı olacağınızı hiç düşünmezdim!
Yazık!
Susuzluğun kapımızda olduğu iklim değişikliğine bu hızla yardımcı olacağınızı hiç düşünmezdim!
Yazık!
Hiç mi eğitiminizde edindiğiniz ormanı koruma ve kollama duygusu yaptığınız bu katliamda sizi rahatsız etmedi? Yazık!
Ormanların yok edilmesine karar verirken, yaşanacak doğa felaketlerini hiç mi? Düşünmediniz.
Yazık!
Çocuklarınızıda mı düşünmediniz. Yazık!
Ormanlar sesleniyor hey orada kimse yok mu?