Bunca zilletin karanlığında; Ne yazar ki sürse de hayat!..
Serpilmişken üzerine ölü toprağı,
Ve tanrıya düşman edilmişken bilimin aydınlığı;
Umut tacirinin yalanı derya...
Kurutulamaz ki bataklık...
Ve bir kanlı kement her yalan;
Ve nöbette akbabalar;
Şunu bil...
Uçmaz barışa, tel duvaklı yaslı güvercin!..
Susmak; azdırmak demek!..
Kolay değil ki; kan isterken FAŞİZM...barış üretmek!..
Emek ister en başta!.. emek!..
Susma; haykır!.. Uyandır!..
Ses gerek, nefes gerek, çokça da yürek!..
22 yıllık AKP iktidarının "kirli geçmişini" bir kalemde silip "siyasette yumuşama başladı " diyen tek adama güvenmek;
"Geçmiş olumsuzlukları yeniden gündeme taşımak doğru olmaz" diyen Ana muhalefet partisi başkanı Özgür Özel!?..
Türkiye Cumhuriyeti yönetim şeklini, yani; laik, demokratik, sosyal hukuk devletinin kökünü kazımak isteyen, 2017 referandumuyla tek adam rejimi! demek olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçerek devlet ve ekonomi yönetimini eline alan, güçler ayrılığı olan yasama, yürütme ve yargıyı güçler Birliğine dönüştürerek ve ;
Başta, emekliler ve emekçileri açlık ve derin Yoksulluğa,
Anayasayı ve hukuk tanımazlığı ayyuka çıkan,
Hak ihlalleri, yargısız infazlarla yıllarca cezaya mahkûm edilenler,
Dış politikada yalnızlaşan; BOP ile ülkemizi Ortadoğu ve Suriye bataklığına sokan,
Terörist İsrail devletini yaptığı ihracatlar la besleyen, 35 bin Filistinlinin katledilen soykırımına göstermelik tepki gösteren ve 10-14 kilo ağırlığında olması gereken 2 yaş sınırındaki çocukların gıdasızlıktan 4 kiloda kaldıkları ve yüzlerce çocuğun ölümüne sebep olanlar,
22 yılda milli eğitimde 9 kez müfredat değişimine giderek her değişimde daha da gericileşen, bilimden ve çağdaşlıktan uzak sözde dindar ve kindar nesil yetiştirmeye yeminli, ÇEDES projesiyle çocuklarımızı mollalara teslim eden ve gelecek nesillerimizi mahvetmeye yeminli ;
Grev, miting, gösteri yürüyüşü, basın açıklamalarında bulunanları, doğasını, çevresini korumak, ülkesinin yağmalanmasını önlemek isteyenlere karşı askeriyle, polisiyle; copla tomalarla, plastik mermilerle müdahale ettiren,
Çetelere ve uyuşturucu baronlarına, kara para aklayıcılara ve yandaş müteahhitlere alan açıp hazineyi hortumlattıran,
Kur korumalı mevduat sistemiyle para sahiplerine milyar dolarları akıtan ve daha saymakla bitmeyecek ülke ve halk düşmanı politikalarla ülkeyi yönetmeye çalışanların;
Ve ekonomik krizin bütün yükünü Emekli, Emekçi ve yoksul halkımızın sırtına yıkmaya çalışan, ülkemizi yolgeçen hanına çeviren ve mülteci ve sığınmacılarla dolduran,
Seçimlerde 2. Parti durumuna düşünce "siyasette yumuşama dönemi" diyerek ve her zaman olduğu gibi ikiyüzlü söylemlerle sözde barış iklimi yaratmaya çalışarak, yeni anayasa yapmayı gündeme taşıyarak halkın gerçek gündemini unutturmaya çalışan;
Tarih, yazmanıdır gerçeğin...
Unutmaz.. Unutturma... Unuturmaz!..
Ne sultanlar, ne tiranlar gördü bu devran..."
Hitler, Mussolini, Pinoşe...
Saddam, Çavuçesku...
Markos, Mobutu...
Ve yüzlercesi; kurtulamadı tarihin çizdiği sondan...
Gün olur biter saltanat...tek başına... yarı yolda... kalırsın!...
Bir tükenişin resmidir bu!...
Tarih ister ki; bu resimden ibret alınsın.
1 Mayısta Her şeye rağmen yurdun büyük bir bölümünde meydanları gelincik tarlasına dönüştüren yurtsever Devrimci demokratik halk güçlerine bin selam olsun.
Geçmişi yok sayıp diktatörle uzlaşmak isteyenler gerçeği gördüğünde iş işten geçmiş olur.
Ve tarih bunu affetmez, yazar.
Bu onurlu mücadelede bir direnenler kalır ve tarih hem onları hemde bu yolda dövüşerek düşenleri yazar.
Selam olsun Deniz'lere. Mahir'lere ve tüm devrim yolunda şehit düşenlere.