CHP Genel Başkanı ve kurmayları Sinan Ateş davasıyla yatıp kalkar oldular, elbette ki faili meçhul cinayetler karanlıkta kalmamalı.
Ancak bu ilk faili meçhul bir cinayet değil 1980 öncesi ve sonrası binlerce faili meçhul cinayetler yaşandı. Esasında bu cinayetlere faili meçhul cinayetler demekte çok doğru değil çünkü failleri belliydi, faili meçhul cinayetler konumuna getiren cinayetlerin yaşandığı hükümetlerdir.
Biz gelelim asıl konumuza AKP'nin yandaş şirketi haline gelen TÜİK yıllardır Enflasyonu düşük seviyede göstererek Emekçinin, Emeklinin Dar gelirlinin hakkının gasp edilmesini sağlıyor yani Hükümet adına cebimize girecek parayı çalıyor.
4 milyona yakın Emekli kök ücretlerinden dolayı yine bunun yanı sıra dul ve yetim maaşları alanlarda temmuz ayı zammından faydalanamayacaklar.
Başta Ana muhalefet partisi olmak üzere muhalefet partilerinin tamamı TÜİK’in önünde ciddi bir miting yapıp ayrıca yargıda da nereye kadar gidilebiliyorsa gidilmelidir.
Türkiye’nin gerçek gündemi ne Sinan Ateş, nede maçta ülkücü işareti yapan futbolcu değildir, Türkiye’nin gerçek sorunu gıda da alım gücü, öğrenim ve barınmadır.
Pisa araştırmasına göre Türkiye’de dar gelirli emekçilerin çocukları hafta bir gün okulda aç kalıyorlar çünkü yemek almak için paraları yok.
Bir insan ortalama 30 yıl devletine katma değer üreterek vergisini ve primini ödeyerek emekli oluyor.
Avrupa Emeklisi Ülkemizde en iyi yerlerde tatil yaparken, bizim emeklisi ise Gelen turistlerin kaldığı Oteller de turistlerin temizliğini yaparak para kazanıp hayata tutunmaya çalışıyorlar.
Ömrünü milletinin hizmetinde görevle tüketmiş olanların, geri kalan zamanını rahat geçirebileceği beklentisinin en yüksek olduğu dönemde açlıkla insan onuruna yakışmayan bir yaşam sürdürmek zorunda bırakılıyor olması ne kadar acıdır.
Eskiden emekli olsam da tazminatımla bir ev birde düşük modelli bir araba alırım yaşamımın son çeyreğinde rahat huzurlu mutlu bir yaşam sürerdim diye hayaller kuran EMEKLİLER, artık emekli olursam 10 bin TL ile nasıl geçinebilirim düşüncesi ile korkudan emekli olmak istemiyorlar.
Ocak 2003’te en düşük emekli maaşı asgari ücretten yüzde 47 daha fazla. Günümüzde baktığımız da ise emeklinin hangi koşullarda yaşam mücadelesi verdiğini görebilmekteyiz.
Mevcut hükümet 2008’e kadar işleyen “Emekli maaşı en az asgari ücretin yüzde 110’u kadardır.” yasasını değiştirerek çöküşü hızlandırdı. AKP hükümeti bu yasayı kaldırdı, maaş bağlama oranlarını üçe bölerek emekliye daha az maaş bağlama oranlarını yarattı. Emekliler günümüzde ne yazık ki ya bir iş bulup yaşamak için para kazanmak zorunda, ya da çocuklarından ekonomik yardım almak zorunda.
Hükümet herkese eşitlik anlayışını sadece kendi yandaşlarına para kazandırma ya da yardım verme durumuna gelmiş Şirazesi kaymıştır. Emekliler artık, hayallerindeki o
Ev ve araba yerine alanlarda ucuz ekmek, ucuz yemek, ucuz kasap kuyruklarında pazarlarda çürük sebze meyve toplayan bu şekilde ömürlerini geçiren bir topluluk haline dönüştürülmüştür.
“Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu, o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır.” diyor M. Kemal Atatürk
“EMEKLİLER BİTTİ DEMEDEN BU DAVA BİTMEYECEK, ONURLU BİR YAŞAM İÇİN HAK EDİLEN ÜCRETİMİZİ ALINCAYA DEK SÜRECEK.