‘’Dünyayı dolaşıyorum ‘’ dedi balık.
‘’Dünya çok büyük ‘’ dedi ay.
Dünya Küçük Kara Balık’la tanışalı yani Küçük Kara Balık'ın merakına yenik düşüp dünyanın peşinden gideli 56 yıl oldu.
Samed Bahrengi’nin en ünlü kitabı olan Küçük Kara Balık dünyanın her yerinde büyüyor, besleniyor ve yeni yerler keşfediyor. Uğradığı yerlerden birisi de Türkiye oluyor haliyle. Türkiye ‘de ilk kez 1975 yılında basılan Küçük Kara Balık uzun yıllar İran ‘da ( Küçük Kara Balık’ın memleketi İran’dır.) , 12 Eylül’den sonra Türkiye’de yasaklı kitaplar arasına girerken dünyanın bir çok ülkesinde ödül alan bir kitap oldu. Çocuklar için yazılan bu güzel hikaye günümüzde yaş ile sınıflandırılmayan bir eser halini aldı. Bir çok yetişkinin çocukluğunda tanıştığı bu meraklı ve cesur balıkla çocuklarını, arkadaşlarını tanıştırdılar.
Kitabını okumayan insanlar oyunu izledi, oyununu izlemeyen birinden dinledi Küçük Kara Balık’ın hikayesini . Hiç bilmeyen biri bile bir kez de olsa rafta kapağını görüp sevdi Küçük Kara Balığı. Çünkü Küçük Kara Balık bizdendi, bizlerin o meraklı ,cesur çocuk halinin tam kendisiydi.
İran edebiyatının cesur Küçük Kara Balığı, aslında nehrin sonunu merak ettiği anda özgürleşmişti. Annesine buralardan gitmek istediğini söylediğinde o artık bir gezgin, balıkçının karnından yavru balığı kurtardığında ise artık ölümsüz bir kahramandı.
Nitekim yazar, çıktığınız maceranın sonunda yavru bir balığı kurtarıp annesine kavuşturduğunuzda çevrenizde duyulmayabilir hatta sizden bir daha haber bile alınamayabilir, ama bu sizin bir kahraman olduğunuz gerçeğini asla değiştirmeyecek diyordu bize.
Öyle ya , kahramanımız yolun sonunda ne olduğu bilmeden çıkmamış mıydı bu yola?
Sanılanın aksine açık denizleri bulmak için değil, açık denizlerin varlığına inandığı için atılmıştı maceraya.
Bu macerada kim bilir neler geldi başına Küçük Kara Balık’ın? Bazen güldü, bazen de ağladı ama hep düşündü Küçük Kara Balık, ‘’çoğu balığın yaşadıklarında, geri kalan hayatlarında yapamadıkları pek çok şey için pişman olduğu biliyorum’’ pişman olmamak için, her şey için çok geç dememek için çabaladı.
Bu çabalar bir sonuca vardı mı bilinmez.
Yazarın bize bıraktığı yerden sonraki ‘’son’’ ne olursa olsun Kara Balık’ın aklındaki son buydu. Onun için ölüm önemli değildi. Yetişkin bir balık olunca pişman olmamak ve hayallerinin yani sanılanın aksine açık denizlere ulaşmak değil ,açık denizlerin varlığına inandığı için yola çıkmaktı mühim olan.
Küçük Kara Balık için nasıl nasıl ölüm önemli değilse, tıpkı Samet Bahrengi için de önemli değildi ölüm.Gencecik yaşında o da inandığı şeylerin peşinden gitti. Küçük kara balık gibi o da özgür bir ruhtu ve o nehirde mutlaka yüzmeliydi ve o da yüzdü…
On bir bin dokuz yüz doksan dokuz küçük kara balık iyi geceler dedi ve uyudu. Ama sabaha kadar denizi düşünecek kırmızı balıklar için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.
Bu dünyada başka türlü yaşamak da mümkün! Sadece inanmak ve başlamak… İnanıp yola çıktığımızda yol bizi bir şekilde istediğimiz yere götürecektir.