ABD ordusu Bağdat’a kadar geldiğinde büyük bir alkış eşliğinde onları karşıladık. Bize hadi bu heykeli siz yıkın, bu sizin hakkınız, dediler. Bir balyoz bulup tüm nefretimle Saddam'ın heykeline vurmaya başladım.
Kimimiz ayakkabısıyla vuruyor kimi bir sopayla.. Amerikalılar araçlarında bira içerek çılgınca bağırıyordu. Bize gülüyorlardı. Barış, demokrasi, para palavraları gözümüzü körleştirmişti. Günlerce aç ve susuz kaldık.
Bombaların arasında sığınaklarda fareler ve böcekler arasında yatıyorduk. Birden hepimiz terörist ilan edilmiştik. Ya ABD için savaşacaktık yada kamplara götürülecektik. Kadınlarımıza tecavüz ediliyordu ve her yerde cesetler vardı.
Kadın, erkek, çocuk ve bebek...
Daha aylar öncesi mutlu sabahlara uyanıyorum. Yeni bir ev almıştım yeni eşyalar ve temiz kıyafetler.. O an hüngür hüngür ağladım. Ellerimi taşlara vurdum. Oysa Nefretle yıktığım o Heykeli tekrar dikmek için her şeyimi feda ederim. Saddam'ı şimdi anlıyoruz ama bunun artık bir faydası yok. Bu bir alıntı ama ne kadar bugüne benziyor tarih sanki tekerrür ediyor!!
Her zaman egemen güçler bir düşman yaratıp insanların kan ve ölümlerini seyredip kasalarına dolacak dolarları düşünerek zevk alıyorlar. Dün Irak,'da Suriye'de, Libya'da, Afganistan'da ve sanırım en kısa zaman bizim coğrafyada aynı senaryolar uygulanacak. El konulan sözde diktatörlerin paralarıyla hangi ülkelerin ekonomileri kurtarıldı, herkesin malumu.
Saddam’ın kendi ülkesinde (Irak) uçak uçurtmayanlar bugün Ukrayna’nın tüm feryatlarına rağmen Ukrayna hava sahası uçuşa kapatılmadı! Neden ??
Çünkü bu savaşın bitmesin istemiyor egemenler, çoluk çocuk hiç kimsenin umurunda değil batsın sizin uygarlığınız. Hiçbir çıkar, hiçbir dava kadınların ve çocukların gözyaşlarından değerli değildir. Umarım bu masum kadın ve çocukların gözyaşlarında boğulursunuz.
SAVAŞA HAYIR BARIŞ HEMEN ŞİMDİ.