Yukarıdaki tanımlamaların her biri yılların birikimlerini içerisinde taşır. Toplumların oluşum süreçleri ve sosyolojileri o andan çok geçmiş birikimlerini yansıtmaktadır. Nicel birikimlerin nitel sıçramaya dönüşmesi gibi suyun ısınması ve 99 dereceden sonra kaynaması süreçler ve aşamalar her şeyi kendi içerisinde taşır. Bazı devinimlerde yarım kalır dönüşüme yol açmaz ve hatta ağır yenilgilerle kadük kalır.
68 kuşağı olarak bilinen, ABD ve Avrupa’da yaşanıp ülkemize yansıyan Liberal gençlik hareketi, farklı ülkelerde çok farklı yöntemlerle toplumsal, siyasal değişimlere yol açmış ve yüz yılımızın tarihine damga vurmuştur. Vietnam savaşına ve ırkçılığa karşı çıkan Amerika’nın gençleri, aydınları toplumsal dinamikleri iyi örgütlemiş dönemin başkanını yerle bir etmiştir. Burjuva diktatörlükleri, Sosyal-Liberallerle iktidarlarını paylaşmak zorunda kalmış, bu irade müdahale kapitalist üretim ilişki ve çelişkilerinin geleceğine damga vurmuştur. Bu gelişmeler Avrupa’da daha farklı yaşanmış, Paris sokakları yeni bir kuşağın gelmekte olduğunu haber vermeye başlamış, Avrupa’daki bu gençlik hareketleri Sosyalistlerin iktidarlara gelmelerine yol açmıştır.
AB ve Avrupa Parlamentosunun oluşması, demokratik toplum düzeninin yeniden kurulmasına yansımış, artık kıta Avrupa’sında burjuva diktatörlükleri yerini Sosyal-Liberal politik iktidarlara bırakmıştır.
Sosyal-Liberalizm nedir? Burjuva yönetiminin ve demokratik işleyişlerin, demokrasi içinde şekillenmesidir. Özellikle iktidarların değişmelerinde çatışmaların yaşanmadığı, kanunların anayasal ve demokratik temayüllere göre düzenlendiği, katılımcı demokratik toplumsal sistemdir. 68 kuşağı ABD’de savaş makinesi, ırkçı Pentagon politikalarını değiştirmiş, Avrupa’da ise AB nin kurulmasına ve yeni bir Demokratik toplum düzeninin oluşmasına önderlik yapmışken, ülkemizde ne olmuş?
1968 kuşağı devrimci gençliğinin ülkemizdeki macerası çok daha farklı gelişmiş, bugünlere miras kalan toplumsal devinimlerin temellerini oluşturmuştur. Türkiye 1968 devrimci gençliğinin eylemliliklerinden en dinamik bir şekilde etkilenen ülkelerin başında gelmektedir. Dev-Genç ve onun lider kadrolarının verdiği mücadelelerinin istikameti devletin yeniden Reorganizasyonuna neden olmuş, yeni bir merkezi otorite ortaya çıkmıştır.
1970’li yıllara gelince, 68 kuşağı devrimci hareketleri yeni bir düzen ve iktidar önermesiyle politik savaşımına girişmiş, 12 Mart açık faşist cunta ile girişilen hesaplaşmada fiziki yenilgiye uğramış, lider kadroları öldürülmüştür. Özellikle Mahir Çayan, Deniz Gezmiş ve İbrahim Kaypakkaya’nın politik çizgisi, günümüz sol, sosyalist hareketlerinin de esin kaynağıdır.
1968 devrimci gençliğinin hareketi ABD ve Avrupa’da değişimlere neden olurken, Türkiye’de ağır yenilgiyle karşılaşmış, merkezi otoritenin Faşist yüzünü ortaya çıkarmıştır.
1978 kuşağı olarak bilinen bizim kuşak, tamamen 68 kuşağının politik çizgisinden etkilenmiş onların devamı olmayı, O liderlerin izleyicileri olmayı olmazsa olmaz olarak görmüşüz. Günlük politik gelişmelere göre hareket etmişiz, alternatif yaşam biçimlerinin tabana yayılmasının öncüsü olmuşuz, faşist hareketlerle ciddi çatışmalar yaşarken bir yandan da direniş komiteler kurarak “komünal” hayat önermesini yeni yaşam biçimi haline getirmişiz. 1977 den 1980’nin 12 Eylül’üne kadar 3 yılda milyonları etkileyen komünal yapılarla, direniş ve halk komiteleri kurarak teori ve pratiğin tezatlı lığı tüm zorluklara rağmen uygulamışız, Türkiye’nin tüm yerlerinde halkın kendi kendilerini yönetecekleri alternatif gelecek iktidar örnekleri göstermişiz ve bu deneyimi gelecek kuşaklara miras olarak bırakmışız. Türkiye’de demokrasi ve halk iktidarı adına uygulanan gerçek demokratik birikim, Fatsa’da kurulan Halk komiteleridir. Fatsa örneği nedir?
Fatsa örneği, terzi Fikri Sönmez’in başkanlığında kurulan ve temsili demokrasi yalanının çöpe atıldığı, DOĞRUDAN DEMOKRASİ örneğidir. Türkiye demokrasi tarihine geçen tek örnektir. Bu sürece katıldığım içinde kendimi şanslı görüyorum. Bugün halen ülkemiz sahte, yalancı demokrasiyle yönetilmekte delege sistemleri halkın yönetimlere katılımını engellemekte, esasında DELEGE sistemindeki 10 koyuna bir çoban rüşvetiyle faşist yönetim tarzının sürekliliğini sağlamaktadır. Faşizmin gizli uygulaması demokrasi sosuyla ajite edilmekte, şu anda yaşadığımız şeylerin demokrasiyle alakasının olmadığını herkes bilmektedir. Tamamen demagojik bir sistem. Parlamentosu ve milletvekilleri olan sömürge tipi faşizmin örtülü uygulaması ile yönetilmekteyiz, hiçbir şekilde vekilleri biz belirleyemiyoruz, yönetenlerin en demokratları bu sistemde zamanla Faşizan eğilimleri içselleştirmekte, sosyal-demokrat partiler bile yönetim tarzını yukardan aşağıya faşizan yöntem ve tarzlarla belirlemektedir. Bu yapılardan demokraside çıkmaz, Fatsa örneği de çıkmaz.
Gezi Hareketi ve Z kuşağı nedir. ?
Ben 1920’de Türkiye’ye ve dünyaya anti-emperyalizmi öğretmiş Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerinden etkilenmiş, 1968 kuşağının lideri Mahir Çayanın politik çizgisini benimsemiş, 1978 kuşağı Devrimci Yol hareketinin içinde yer almış bir birey olarak Z KUŞAĞI gençliğinin tahlilini yapabileceğimi düşünmüyorum. Çünkü ön yargılı olacağımı biliyorum. Her kuşak kendi tarihini kendisi yaşayarak yapar. Nesillere istikamet vermek 1978 kuşağı Devrimcisi olarak bana düşmediğinin bilinci içindeyim. 40 yaş altı nesile istikamet vermeye çalışan siyasetinde doğru olmadığına inanıyorum.
Mirasımızı, evimizi, paramızı, malımızı ve mülkümüzü çocuklarımıza bırakıyoruz da siyasi kariyerlerimizi çocuklarımıza neden bırakamıyoruz?
Bırakalım da yeni nesil kendi geleceklerini kendileri kursun.
Türkiye’nin kurucu babası Mustafa Kemal Atatürk’ün güvenip emanet ettiği gençlere bende güveniyorum. Bırakalım da Türkiye’nin gençliği kendi kaderini kendileri tayin etsin.
Unutmayın ki, gelecek gençlerin ve kadınların omuzlarında kurulacak.
İyi bayramlar.