“Gözlerini kendine çevirip kendi kendini tanımaya çalış; varılması en zor olan bilgi budur. Kendini tanırsan, öküze özenen kurbağa gibi şişinmezsin.” Cervantes
Yaşlı senyör Quijano okuduğu şövalye kitapları yüzünden aklından olur. Bir şövalye olduğunu zanneder, gezici, gezgin bir şövalye; adı da La Mancha’lı Don Kişot’tur bundan böyle. Haksızlıklara karşı savaşmak için silahtarı Sancho Panza ve sıska atı Rosinenta ile yola koyulurlar. Her şövalyenin uğruna savaştığı bir de sevgilisi olmalı ya, Dulcinea da Don Kişot’un sevgilisidir, yol boyunca ona, hayali sevgilisine mektuplar yazar, yel değirmenlerine karşı savaşır, hanlar kale, hancılar da birer soyludur artık onun gözünde.
Cervantes’in 1605’de yazdığı edebiyat tarihinin ilk romanı Don Kişot böyle başlar. Sonra olaylar, olaylar… Kimse yola çıktığı gibi dönmez köyüne, gördüğü gözü değişir, moda deyimle farkındalığı artar, bilgeleşir… Bilgelik en çok kadınlara yakışır diye midir nedir, Mihail Bulgakov’un Don Kişot uyarlamasında silahtar, yol arkadaşı Sancho Panza bir kadındır. Sancho Panza’nın kadın olması ayrı bir güzel hava katmış. Gerçek kahramanlar erkektir algısını kırmış. Biraz da kadın kahramanlar olsun değil mi?
4 gün önce sevdiğim bir arkadaşımla konuşmuştum bilet aldım Don Kişot’um Ben oyununa, dedi. Aa! Kesin Baba Sahne’de oynuyordur, dedim. Evet, dedi. Daha önce adını çok duymuştum ama gitmeye bir fırsat bulamamıştım, dedim.
Sana da bilet bakayım belki yer kalmıştır, dedi. Şansım yaver gitti ve arkadaşımın tam yan koltuğu boştu. Eh! O bilet kaçar mı tabi ki hemen aldık bileti.
"Espirili, gülünç şeyler yazmak, büyük deha işidir; tiyatroda en çok zeka gerektiren rol, aptalın rolüdür, çünkü başkalarına saf olduğunu inandırmak isteyen kişi, kesinlikle saf olmamalıdır.” Cervantes
Don Kişot’u Ozan Güven, Sancho Panza’yı Günay Karacaoğlu oynadı, Ozan Güven iyi bir tiyatrocu, vücudunu da sesini de kullanmayı iyi biliyor ama benim favori oyuncum Günay Karacaoğlu oldu, Günay Karacaoğlu öyle güzel oynamıştı ki, Cervantes’in de dediği gibi tiyatro da en zor olan aptalın rolüymüş ve Günay Karacaoğlu ‘da bu rolü çok iyi oynamıştı. Diğer oyuncular da iyiydi haklarını yemeyeyim ama oyunu götüren Günay Karacaoğlu olmuştu. Birde oyun aslında Sancho Panza etrafında dönüyordu. Bu sebeple oyunun adı Sancho Panza’yım Ben olmalıydı.
Cervantes'in 17. yüzyıl İspanya'sını eleştirdiği eser sahneye uyarlanmakla kalınmamış güncel/siyasi problemleri de hikayenin akışını bozmadan oyuna eklenmiş olunca da kaçınılmaz olarak siyasi mesajlar da verilmişti Verilen mesaj tokat gibi muhaliflerin yüzüne çarpmış olmalı yani en azından benim için öyle oldu. Sizlerin kurtarıcı bir lidere ihtiyacınız yok hepinizin birer kurtarıcısınız diyordu. Söz söylemek için, zulme sessiz kalmamak için birini, beklememize gerek yok. Her birimiz kurtarıcıyız aslında mesajını veriyordu oyun. Ama maalesef, bu mesajı alıp hala usulca bir kahraman bekliyor olmak…
“Delilikte direndiğim dünyasını tercih ettim ben, gerçek bilgelik delilikmiş sonradan gördüm, korkunun esaretinden bile kurtarıyor insanı. Don Kişot’um Ben!” Sözleriyle oyun bitti.
Kısacası insanoğlunun zincirlerinden kurtulup saf özgürlüğe ulaşmasını deliliğe borçlu olduğunu çok güzel bir dille anlatılmış.