“Bütün Hayvanlar Eşittir Ama Bazıları Daha Eşittir.” (Hayvan Çiftliği\George Orwell)
Birinci Dünya Savaşı, dünyanın gördüğü en büyük felaketlerden birisiydi. Milyonlarca insanın hayatını kaybettiği ve daha fazlasının da hayatını bir daha asla geriye dönük olmayacak şekilde değiştiren bu olay, imparatorlukların aç gözlülüğünü simgeleyen Sömürgeciliğin insanlığa kanlı bir hediyesiydi.
Aslında bu yönüyle bahsi geçen savaş, bir dünya savaşı bile değildir ki dünya literatüründe Great War şeklinde yer alır. Yani Büyük Savaş…
Savaşın anlamının tamamıyla terkedildiği, Westfalya’nın ikili ilişki algısının(Savaş- Diplomasi) anlamsızlaştığı bu savaş, yenen tarafın mağlupları cezalandırmak üzerine kurulu bir dizi barış anlaşmaları ile sonlandı. Versay, bunlar arasında en bilineni ve şartları en ağır olanıydı. Ve nitekim Almanlar, kendilerine en ağır haliyle tattırılan bu hezimetin intikamını almak adına çok beklemedi ve 1939 yılında Dünya, bir diğer büyük savaşı ile tanıştı.
Barışı tesis etmek, çatışmayı bitirmekle sağlanmaz; çatışmaya neden olan faktörleri ortadan kaldırmakla gerçekleşir. Oysa Batı, hiçbir barışını bu düşünceye sadık kalarak gerçekleştirmemiştir. Büyük savaşlar öncesinde Batı için savaş ve diplomasi sarmalı yeterliydi. Ancak insanlık savaşı kontrol edememeye başladığından beri kalıcı bir barışa hasret. Gelişmekte olan ülkelerde sıcak çatışmalar gözlemlense de Gelişmiş ülkeler arası sıcak bir çatışma, 1945’ten beri yaşanmıyor. Muhtemeldir ki; böyle bir çatışmayı Üçüncü Dünya Savaşı olarak adlandıracağız.
Ukrayna-Rusya Çatışması, olanca şiddeti ile devam ediyor ne yazık ki... Avrupa ve ABD ise sonunda müttefikleri Ukrayna için daha duyarlı bir hale geldiler gibi görünüyor. Ekonomik sert yaptırımları takiben Letonya gibi bazı Avrupa ülkeleri, vatandaşlarına Ukrayna’da savaşma serbestliği tanıdığını açıkladı. Ancak alınan tüm önlemler, yapılan tüm açıklamalar, olası bir ateşkesi değil hâlihazırda olan savaşı daha da fazla körüklüyor. Bu yaşananlar, ilerisi için Putin’i daha radikal bir tavır almaya iter mi bilmiyorum ama olumlu düşünmek her geçen gün daha fazla zorlaşıyor- savaşın ortasında kalanlar ve insanlık adına-.
İnsanlık adına üzücü hatta bir utanç kaynağı olabilecek bir başka durum; Avrupa başta olmak üzere Rus vatandaşlara dönük yapılan anlamsız yaptırımlar. Öyle ki yüzyıllar önce yaşamış ve savaş karşıtlığı ile tanınan Rus Aydınları da bu utanç silsilesinden nasibini alıyor. Artık Karamazov Kardeşler’in durumu nicolur bilemem!
Ayrıca Ukraynalı vatandaşlara dönük gösterilen hassasiyeti mavi gözlü ve sarışın olmayan insanlara karşı gösterememek, en az savaşın sorumluları kadar alçaklık ve insanlık onurunu zedeleyen bir tavır. Trenden atılan Afrikalı öğrencileri uzunca bir süre unutamayacağım- unutmayacağım-.
Washington Post’ta Dünyaca ünlü Siyaset Bilimci Henry Kissinger’ın 2014 yılında Kırım Krizi ile yazdığı bir makaleyi okudum. Kissinger, gerilimin yeniden oluşmaması ve olası bir Rus-Ukrayna Krizinin vuku bulmaması adına birkaç öneride bulunmuş ve öngörülerinde de büyük ölçüde haklı çıkmıştı. Krizin hiç oluşmaması adına söylenen bu sözler dikkate alınmamış belli ki bugün bu çatışmayı konuşuyoruz.
Olası çatışmaların bitmesi ve barışın kalıcı bir şekilde tesis edilmesi adına şu ana kadar iki taraftan ve onların destekçilerinden dikkate değer bir çözüm önerisini işitmedim. Ukrayna hükümetine, işgale uğramış bir ülke olmaları münasebetiyle tolerans tanınabilir. İnsanların gündelik yaşamlarında bile ölümle burun buruna olduğu bir ülkeden bahsediyoruz… Ancak gerek Rusya gerekse de bu gerilim ateşini sürekli körükleyen Devletler, nazarımda en az Putin Hükümeti kadar suçludur. Zira çözümün bir parçası olmayan; sorunun bir parçasıdır. Ve bizim ivedilikle bir çözüme ihtiyacımız var. Ve şu savaşın gerçek yüzünü artık anlamaya… Büyük usta Ferhan Şensoy’un en açık şekliyle anlattığı gibi:
“Savaş yüksek oktanlı,
Gayet boktan bir şeydir.”