Sizleri Ulusal Paramız olan Türk Lirası’nın düşebileceği en alt seviyeleri olan bu rakamlar üzerinden selamlıyorum. Sizleri bürokratik mevzuatların, sermayenin isteklerine göre keyfi düzenlenebileceği ve yatırımcının koruyucu yasal düzenlemelerden korkmak zorunda kalmayacağı ekonomimiz üzerinden selamlıyorum. Neyse bu selam faslı bitmez…
Bürokrasinin Lale Devri’ndeyiz. Gelen gideni aratmıyor, çıtayı hep daha yukarı koyuyor. Gelgelelim bu çıta vatandaşın lehine olan bir şekilde yükselmiyor ne yazık ki…
AKP yeni bir parti değil artık. Kurulduğu 2002’den bu yana siyasi hayatımızın içerisinde olan bir oluşum. Ancak liderinin,bürokratik kadrolarda yaptığı şahsı adına tercihler sonucu korkunç bir vasatlık gün yüzüne çıkmış durumda. İktidarda olan bir parti olması sebebiyle bu vasatlık, vatandaşın-yani bizlerin- hayatına en olumsuz haliyle nüfus etmektedir.
Köklü bir devlet geleneği olan bir toplumuz. Devleti oluşturan kurumların bile asırlarla ifade edilen tarihleri mevcut. Dolayısıyla teamüller ve normlar vardı. –Dı diyorum zira artık yok. Demokrasinin en temel dayanağı olan güçlü kurumlar, ülkemiz özelinde planlı bir şekilde pasifize edildi. Önce tarikat ve türevleri yapılar vasıtasıyla Devletin hayati damarları olan bu kurumlara liyakatsiz atamalar yapıldı ve son perdede ise bu kurumların başındaki isimlerde bu liyakatsizlik silsilesinden nasibini almış durumda.
Bir Bakan, kendisinin en üst dereceden temsil ettiği bir bürokratik ağın dayanağı olan mevduat hükümlerini ekarte edebileceğini uluslararası basına deklare edebiliyor. Her bir sözcüğün hayati önem arz ettiği toplantılarda, çocukluk hikâyelerini anlatabilecek kadar Devlet Adamı ciddiyeti ve adabından uzak olunabiliyor. Vücut dili, söylemleri vb. her şeyi ile korkunç bir tablo çiziyor. Ancak çizdiği bu tual, bizlerin hayatlarından oluşuyor!
Başkanlık sisteminin bizleri getirdiği bu hal, ekonomik vb göstergeler neticesinde ortadadır. AKP, Dünya lideri olma sözünü tutmuş gibi görünüyor ancak ne yazık ki 3. Dünya ülkeleri arasında! Fiziki savaş halinde olan ülkelerden bile daha fazla olumsuz etkilendiğimiz dönemler var. Normalde birbiri ile ters orantılı olan Faiz ve Enflasyon Sarmalını aynı anda rekorlar kırarak yükselttiğimiz dönemler içerisindeyiz. Nasıl böyle bir şey olur? Demeyin. “Biz Yaptık, yine biz yaparız” sloganı, sizin için yeterli bir cevap değil mi?
Değerli dostlar, elinizi doğrudan ılık suya sokarsanız su size soğuk gelebilir. Ancak öncesi soğuğa kendinizi alıştırırsanız o vakit ılık su size olağan bir sıcaklık hissi verecektir. İşte iktidar partisinin yaptığı tam olarak budur. Dolar 10-11 lira oldu diye Çekilen halayları unuttuk mu? İşte bizleri bu vasatlığa alıştırmak niyetindeler zira o vakit ortaya görece vasat olmayan bir şey konulabilir ve bu iyi şeklinde lanse edilebilir. İnanmazsanız gözlerdeki şu ışığa bakın!
Yaşadığımız bu siyasi gündem, artık iyice köşeye sıkışmış bir partinin anlamsız çırpınışları. Lakin milyonlarca insanın hayatını deyim yerindeyse zehreden bu kişi ve tutumların bir karşılığı elbette olacaktır. İktidar, demokratik yollardan el değiştirdiğinde; kişiden affını talep etme dönemi sona erecek, herkes yaptığı eylemler için bağımsız mahkemelerde hukuk önünde hesap verecektir. O günler için:
“YAŞASIN ADALET, YAŞASIN HUKUK”