Atatürk ve Sosyal-demokrasi her biri başlı başına önemli konulardır. Bu iki önemli konuyla ilgili yazı yazmak için Türkiye tarihinin ve Kemalizm’in en büyük kuramcısı Prof. Muammer Aksoy’un kitaplarından yararlandım. Muammer hoca 1973 yılının 10 ve 25 Kasım tarihleri arasında Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan “Atatürk ve Sosyal Demokrasi” konulu araştırmasını kamuoyuna sunmuştur.
Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi’nin değişen koşullar doğrultusunda sosyal demokrasiye evirilmiş olmasına rağmen antiemperyalist ulusalcı çizgisini korumuştur. Çağdaş Sosyal-Demokrasi ile Atatürk ilke ve Devrimlerinin temel dayanağı Halkçılık ve katılımcılıktır. Muasır medeniyet seviyesi tanımındaki kasıt kıta Avrupa’sında yaşanan devrimler ve Rönesans’ın getirdiği modernleşmeden başka bir şey değildir. Özellikle Fransız devriminin kazanımları ve ilkeleri Anadolu devriminin ve M. Kemal Atatürk’ün sürekli atılım ve devrim anlayışına ışık tutmuştur. Anadolu devriminin çok büyük iki başarısı dünya Devrimler tarihine örnek olmuştur. Emperyalist-Kapitalist sistemin Anadolu’daki egemenliğini yıkmış, Sovyet Sosyalist sisteminin yaşamasına katkı sunmuştur. İkinci büyük başarısı da Osmanlıya egemen olan ve Anadolu’yu inim inim inleten gerici ve yobazların Şeri yönetim sistemini yıkmıştır.
Cumhuriyet rejiminin karma ekonomik kalkınma modeli ( kapitalist olmayan yoldan sosyalizme geçiş) ve Laik-Parlamenter demokratik sistemdir. Türkiye sağı ve devrimci sosyalist çizgiyi terk eden CHP bu modelin yıkılmasına neden olmuş, M. Kemal Atatürk’ün kurduğu Laik-Demokratik Cumhuriyet rejimi burjuva diktatörlüğüne evirilmiştir. Karşı devrim güçleri artık Atatürk’ü de aşmak lazım derken devlet kurumlarındaki posterlerini de kaldırmayı murat etmektedirler. Zaten bugün uygulanan vahşi kapitalist ekonomik sistem ve baskıcı faşist rejimin Atatürk’ün kurduğu parlamenter demokratik rejimle bir alakası da yoktur. Kemalist teoriler bugünkü rejim için zaten suçtur.
Son yıllarda CHP’ne musallat olan liberal sağ zihniyet Atatürk’ün aslında solcu olmadığı yalanlarıyla CHP çizgisini ANAP zihniyetine çevirmeye başlamış partinin genleriyle oynanmıştır. CHP kişilere bağlı kariyerist bürokratların kendilerini oyaladıkları oyuncak haline getirilmiştir. Mevcut Genel Başkanın ve parti önderliğinin hiçbir başarısı olmadığı gibi CHP geleneklerine ve tüzüğüne aykırı uygulamalar yapmakta, 80 küsur danışman atadıkları gibi sosyal-demokrat olmayan ne kadar merkez sağcı müteahhit iş adamı varsa bunları vekil olarak atayarak partinin üyelerini ve kadrolarını tasfiye etmektedir.
Atatürk’ün partisini Atatürk ilkeleri ve geleneklerinden uzaklaştırmak isteyen kapitalist ve emperyalist sistemin kendine göre geliştirdiği piyasa ekonomisine uygun bir sözde sosyal-demokrat parti haline getirilmektedir. MHP’yi kuran Pentagon CHP’yi de ABD’nin Büyük Ortadoğu (BOP) projesine uygun yandaş hükümetinin YANCISI haline getirmeye çalışmaktadır. Kapitalizme ve onun en yüksek aşaması olan emperyalizme karşı savaşmış olan Atatürk ve Atatürkçülüğün özü antiemperyalist ve antikapitalist olmaktır. Ayrıca Atatürkçülüğün temelinde yatan ana ilke ulusal ve çağdaş bir sosyal demokrasi arayışı olmuştur.
M. Kemal Atatürk 1931 CHP Kurultayında 2-3 gün delegasyonun sorularına ve katılımcılığına önem vermiş, partinin kadrolarına izahatta bulunmuştur. Parlamenter demokratik sistemin ve katılımcılığın önemini öne çıkaran Atatürk demokratik toplumlardaki katılımcı demokrasi ve “doğrudan demokrasi” ihtiyaçlarına o dönemlerde parmak basmıştır.
Bugün Sosyal-Demokratların, sosyalistlerin, Atatürk devrimlerini ve Cumhuriyetin kazanımlarını önemseyen Laik Kemalistlerin temel görevi CHP’ne musallat olan ANAP zihniyetine sahip olan yöneticilerden partiyi kurtarmaktır. Bununda tek yolu “DEMOKRATİK SOSYALİZM” i uygulayacak SOL bir CEPHE kurmaktan geçmektedir. Tüm sosyal-demokratlara açık çağrımızdır, Partimize musallat olan ANAP zihniyetli liberallerden uzak duralım. Onlar artık Atatürk’ü de aşmak gerek diyen karşı-devrimci pentagon uşaklarının CHP içindeki uzantılarıdır.
Şimdi CHP’de DOĞRUDAN DEMOKRASI ZAMANI.