petshop
Mecidiyeköy escort Şişli escort Bakırköy escort Halkalı escort Avcılar escort Şirinevler escort Bahçeşehir escort Taksim escort Beşiktaş escort Kartal escort Kadıköy escort Ümraniye escort Anadolu Yakası escort Maltepe escort Beylikdüzü escort Pendik escort Avrupa yakası escort Adana escort Kocaeli escort Antalya escort Gaziantep escort beşiktaş escort ataköy escort şişli escort eskişehir escort fethiye escort sakarya escort muğla escort malatya escort samsun escort denizli escort konya escort kayseri escort ankara escort bursa escort

Erzurum Evden Eve Nakliyat Aşkale Evden Eve Nakliyat Aziziye Evden Eve Nakliyat Çat Evden Eve Nakliyat Hınıs Evden Eve Nakliyat Horasan Evden Eve Nakliyat İspir Evden Eve Nakliyat Karayazı Evden Eve Nakliyat Karaçoban Evden Eve Nakliyat Köprüköy Evden Eve Nakliyat Narman Evden Eve Nakliyat Palandöken Evden Eve Nakliyat Olur Evden Eve Nakliyat Otlu Evden Eve Nakliyat Pazaryolu Evden Eve Nakliyat Pasinler Evden Eve Nakliyat Şenkaya Evden Eve Nakliyat Tekman Evden Eve Nakliyat Tortum Evden Eve Nakliyat Uzundere Evden Eve Nakliyat Yakutiye Evden Eve Nakliyat

Gebze escort bayan

Mustafa Türker
Köşe Yazarı
Mustafa Türker
 

KUMDAN DİJİTAL KULE

‘’Başkalarına koşulsuz şartsız sorgulamadan biat etmek, benliğin yozlaşarak çürüyüp kokuşması ve yok oluşudur.’’  Mustafa TÜRKER "Eğer bir toplumda, devrim ve toplumsal değişim için koşullar olgunlaşmışsa, ama bu toplumsal değişimi gerçekleştirecek bir güç yoksa, o toplum için için çürümeye başlar." (Lenin) Siyasal ve sosyolojik kuramsal kavramlar, bütünsellik gerektiren karmaşık ve kompleks niteliklere sahip öznel yapıları içerirler. Son tahlilde kuramsal bütünsellik içeren siyasal sosyoloji çok bilinmeyenli denklemin sonu kestirilmesi mümkün olmayan, değişken yapısal hareketliliğine sahiptir. Teknolojik gelişmelerin yarattığı ileri seviyedeki gelişkin bilişim araçları, siyasal döngünün devrimsel nitelikte deviniminin kabuk değiştirmesine yol açmıştır. Bu bağlamda kitle iletişim araçları, toplumsal kitlesel özelliğini yaygın olarak korumakla birlikte, coğrafyanın en ücra köşesindeki tek bir bireye kolayca ulaşma olanağını kavuşmuştur ki bu durum bireysel sosyolojinin atomizasyona indirgenmesine yol açmıştır. Bir tek bireyin kendi içsel dünyasında, sınıfsal sorunlarına kayıtsız ve bu sorunlarından bağımsız bir şekilde nereye ve niçin bağlılık duyduğunu sorgulamaksızın, algıların teknik olarak yönetilmesi neticesinde, teknolojik kitle iletişim ve bilişim araçları füzyonu eksenli, başkalaşıma uğramış ve kendince kemikleşmiş birden fazla karakteristik özelliği yansıtan aidiyet duygusu geliştirildiğine tanıklık ediyoruz. İletişim ve bilişime endeksli siyasal devrim yaşanmaktadır. İçeriğinin bilimselliği sorgulanabilir! Kapsam itibariyle değişken nitelikli olması doğru ya da yanlış olduğu anlamına gelmez. Kişinin ben merkezcil çıkar içgüdüsüyle davranışlarına yön verdiği, siyasal bir devrim yaşanmaktadır günümüz dünyasında. Antikomünizm propagandası ile öncelikle etnisite temelli bölücü mikro milliyetçilik ve Siyasal İslam’ın Müslüman kardeşler, ihvancı dinci politikaları yaşanan bu siyasal devrimin bir neticesidir. Kelime olarak etimolojik açıdan devrim kelimesinin özüne aykırılık teşkil eden siyasal bir distopyadır. Gerici bir ideolojik formasyon üzerinden kurgulanan siyasal devrim teorisi egemen kılınarak, kitle olmayı başaramamış geniş yığınsal güruhlara dikte edilmektedir. Klasik özgürlük teorisini tüketim toplumunun harcama eğilimi ile pekiştiren, burjuva kapitalist devlet erkini gasp eden hükmedenler, emperyalist çıkarlarına uygun politikalarını çok rahat uygulama fırsatını ele geçirdiler. Toplumlar, demokratik özgürlükler vaadi kıskacında iktisadi açıdan gerek kamu maliyesi gerekse özel sektör finans kapitali tarafından devlet mekanizmasına hâkim kıldıkları hükümetler tarafından kapana sıkıştırılarak, kırılması nerdeyse imkânsız kalın zincirlere vuruldular. Kapitalist piyasa ekonomisi burjuva devlet ilişkisinde dönen çarklar, emek sermaye çelişkisinde finans kapital lehine onarılması neredeyse imkânsız avantajlar doğurmuş ve sınıfsal gelir dağılımı eşitsizliği yaygınlaşarak derinleşmiştir. Yaygın ve yoğun sefalet ekonomisi temel insani ihtiyaçları karşılamaya yönelik harcamalar üzerinden, devlet erkiyle hükümetler tarafında, otokratik dini faşizan rejimler ve diktatöryal ekonomik model haline dönüştürülmüştür. Çarpık neoliberal monetarist politikalar; halkların yoksullaştırılmasına yönelik bir takım kamu maliyesi uygulamalarıyla geniş halk yığınlarını orta gelir tuzağı kapanına sürükleyerek, toplumların sefalet ekonomisi içerisinde yaşamaya mecbur bırakılmasına endekslenmiştir. Ulusların tarihsel dönüşüm sosyolojisinde; örgütlü ve örgütsüz özgürlüklerin kanunsuz emir ve yasalarla gasp edilerek her açıdan kapana sıkıştırıldığı, distopik siyasal devrim ve bu distopik devrimi gerçekleştiren cehaletin vasat aktörlerine, ulusların kaderi terk edilmiş durumdadır. Ulusal düzeyde yığınsal formasyonlar rahat bir nefes alamaz haldelerdir. Olgusal faktörlerin monolotik tuzağında bataklığa sürüklenmiş bir toplumda, yozlaşmış üretim ilişkileri, verimsiz iktisadi yapılar ve acımasız kaynak israfları vb. birçok türevsel etmenlerin bileşenlerini yöneten uluslararası sermayenin siyasal distopik devrime yön vermesi, geri kalmışlığın ve hakikatin ta kendisidir. Dünyaya egemen olanlar ve bu finans kapitalin gücünü açık ve gizli bir şekilde elinde bulunduranlar, dünya egemenliğinin iplerini asla bırakmak niyetinde değillerdir. Tüketim çılgınlığını tetikleyerek tek düze kalıplaşmış kişiliksiz amorf toplumlar benzeri, tek düze kapitalist sömürü sisteminin tüketim tercihlerine koşullandırılmış kitlesel yığınlar ve bu yığınsal bileşenler üzerinden, hükmedenler dünya düzenin nihai egemenliğini sonsuza dek sürdürmek amacındadırlar. Tasarruf eğilimiyle oluşturulamayan sermaye birikimine koşut; sermaye, kaynak ve gelir yetersizliğine rağmen oluşturulmuş tek düze tüketim kültürü harcamaları, orta gelir tuzağına düşürülmüş ülkelerin temel yapısal problemi olup, söz konusu ülkeler ve uluslar demokrasi kandırmacası adı altında diktatörlere teslim edilmektedirler. Halklar yetersiz kazançlarla, gelişkin kapitalist burjuva toplumu tüketim kültürü eğilimlerine kodlanmaktadır. Toplumsal ve siyasal çöküntü bunun neticesinde kaçınılmazdır. Tasarruf eğilimi yetersiz olduğundan ve/veya tasarrufların reel sektörün katma değeri yüksek alanları yerine spekülatif kazançlara yönelmesi neticesinde, rantabl olmayan ekonomik sistem, kendi kendini döndürecek finansal yeterliliğe sahip olmanın çok uzağındadır ve iktisadi açıdan derinleşmiş yapısal krizlerin pençesinden kurtulamamaktadır. Bu bağlamda sermaye birikimi için, devlet erkini ele geçirenler tarafından, kamu kaynakları; perde arkasından iktidarın kendisinin, yakınlarının ve mensuplarının gizli sermaye ortağı olarak kendi yandaş sermaye sınıfı yaratılmak suretiyle, hazine ve maliyenin yani devletin kasasının içi, siyasal iktidar tarafından kapitalist işletmelere kredi ve fonlama enstrümanları içerikli para ve maliye politikaları kullanılarak, aleni bir şekilde son sürat sermaye transferi yapılarak boşaltılmaktadır. Sermaye transferi finansmanını da geniş halk kitlelerinin omuzlarına bindirdikleri çok ağır dolaylı ve dolaysız vergilerle ve temel ihtiyaçlara yaptıkları yüksek oranlı fahiş zamlarla sübvanse etmektedirler. Bu bağlamda halkları kemiren çok yönlü bir sermaye transferi yapılmakta, kamu kaynakları sömürüsüne paralel tek tek tüm hane halkları da birey bazlı iliklerine kadar sömürülmektedirler. Yüreksiz edep yoksunları çıkarlarına çok düşkün olurlar. Uluslararası sermayenin global egemenliği, yerel işbirlikçi siyasal aktörlerin devlet erkini ele geçirmesi ile varlığını çok daha rahat bir şekilde sürdürebilmektedir. Mikro düzeyde milliyetçilik ve inanç sistemlerine dayalı dini normları mikro ölçekte ayrıştırılmış dinsel motifler de bunun tamamlayıcısıdır. Bunun için siyasal özerklik kalıplarının ketum çemberleri içinde sıkıştırılmış olan ve kendi mikro milliyetçiliği ve dini kalıplarının dışında kalanlara; siyasal, demokratik, kültürel ve ekonomik özgürlüklerde özerklik konusunda son derece anlayışsız olan kitleler; sermaye çemberi, siyaset çemberi, mikro milliyetçilik çemberi ve mikro dini kalıplar çemberlerini iç içe geçirmişlerdir. Mezhepsel ayırışımlar kökenli cemaat – tarikat, uluslararası sermaye ve siyaset üçgeni sacayağını oluşturmaktadır. Bilinçli bir şekilde geliştirilen diyalekt de bu doğrultuda algıların yönetilmesi için kullanılmaktadır. Farklılıkların zenginliği ve birleştiriciliği bile isteyerek amacının dışında saptırılarak, bilinçli şekilde yanlış kullanılması neticesinde, alt kültürel formasyonlar atomize edilmek suretiyle topyekûn ayrıştırmaya tabi tutulmuştur. Egemen güçlerin ve oligarkların hegemonyal varlıklarını sürdürebilmesi bakımından, toplumsal iç barışın ulusal ve uluslararası düzeyde ortadan kaldırılıp, kaos teorisi ile körüklenerek iç kargaşalar ve beraberinde bölgesel çatışmalar yaratılması hep bir amaca hizmet eden, tasarlanıp kurgulanmış stratejik politikalardır. İnsanlar benzer olmakla birlikte, biçimsel benzerliklerin ötesinde duyu ve düşün dünyaları öznelinde değişken farklılıklar arz ederler. Kişisel farklılıklarımızı, hukuki normlar hiyerarşisini hunharca çiğneyerek, tekçil bakış açısının dar kalıpları içerisine, yasalara aykırı bir şekilde sıkıştırıp körelten, ‘’ tek bir kişinin kendine münhasır sağlıksız kararlarıyla- kanun hükmünde kararlarla ‘’ sosyokültürel, ekonomik ve de demokratik tüm yaşamsal haklarımız ne yazık ki gasp edilmiş durumdadır. Toplumsal sosyolojimizin tarihsel paranoyasının genetik şifrelerinde; ‘’ kurbağalar gibi şişip, hindiler gibi kabaran büyük devlet adamı olma ihtirasının ateşiyle yanıp tutuşan, devasa şişkin, kabarık egolu cücemsi yaratıklar vardır. ‘’ Kibrin azametinde böbürlenen ve alçaklığın doruklarında süzülen,  iri ve şişkin egolarının doyumsuzluklarında zerre kadar küçülmüş mini minnacık anomali yaratıklardır bunlar. Toplumsal sosyolojimizin öz değerlerinde, devletimizin kılcal damarlarında dolaşan acı-zehirli kan ve bünyedeki habis urlar gibidirler ve her devirde bunlar peydahlanmışlardır. Anomaliyi, kendince oluşturdukları kitabi kuralların yapısal özelliklerinde normalleştiren, sistematik hale getirilen geometrik şekillere göre biçimlendirilmiş davranışsal kalıpların ritüellerinde ve algı dünyasında şeklen düzenlenmiş hayatları da dünyaları da bedenleri gibi şekilsiz amorf ve biçimsizdir. Dolayısıyla ve bir o kadarda sevimsizliğin çirkinidirler. İlkel çağın akıl fukaralarının zihinlerinin son kullanım tarihi çoktan geçmiş, karanlık orta çağın dipsiz kuyularında örümcek bağlamış kafalarının içindeki kötülükler maymaşık suratlarından okunur. Muhtemelen dijital çağın muhteşem kalitesinden kumdan kaleler inşa eden ilkellikleriyle, orta çağın – orta dünyanın karanlık dijital platformlarını kuran karanlıklar lordunun yüzük kardeşliği, troller ve troliçeler orduları sauronun çirkin gözü ve   kulağı gibi dört bir yana sirayet etmiş, ülkenin üstüne karabasan kâbus gibi çökmüş durumda. Kötülüklerin kara kulesinden ülkenin ve insanların üzerine ışıksız zifiri karanlık bir hologram kubbe geçirilmiş,  bahtsızca, zavallıca insanlarımız tarafından yeniden güneşin doğması bekleniyor. Zerzevat meclislerinde dile gelmişlerin derinlikten yoksun sığı söylemleri yüksek doruklarda vücut bulup hayatın her alanına hâkim kılınınca, hakikatlerin peşinden giden korkusuz yürekli cesur adamların amansız mücadelesi daha da çok anlam kazanır hale geldi. Ruhunu taşıyamazsan kurt olamazsın! Kurtla köpek arasında çok belirgin fark vardır ve nettir ve her şey kendiliğinden aleni bir şekilde ortadadır. Yüreğine korku düşenin boyunduruğu olur, birinden takılmış tasma vardır, ancak herkese ve her şeye tasma takamazsın! Tasmasız olanların ruhları hür ve yürekleri cesurdur. Tasması olanlar ise köle ruhlu olanlardır. Her dediğini buyruk kabul eden sorgusuz sualsiz biat etmiş, ruhunu efendisine teslim etmiş kölelerden farklı olanlar ise; ruhunu teslim etmeyenler hayattan onurlu bir pay alanlardır! Onurlu yüce ruhluların önüne köpeklere atar gibi kemik atamazsın, atsan da o yüce ruhlu varlıklara bu işlemez, kimseden bunu beklemezler, kimseye de kuyruk sallamazlar, yaltaklanmazlar, kendilerini kullandırmazlar ve kendi işlerini kendileri gördüğü için de enseleri kalındır! “ Hükümdar göz yummazsa eşkıya kervan basamaz! ve bir gün gelir, sen; kendini kutsal hükümdar sayan! yok olur silinirsin! ümmetinle birlikte...”
Ekleme Tarihi: 21 Nisan 2022 - Perşembe

KUMDAN DİJİTAL KULE

‘’Başkalarına koşulsuz şartsız sorgulamadan biat etmek, benliğin yozlaşarak çürüyüp kokuşması ve yok oluşudur.’’  Mustafa TÜRKER

"Eğer bir toplumda, devrim ve toplumsal değişim için koşullar olgunlaşmışsa, ama bu toplumsal değişimi gerçekleştirecek bir güç yoksa, o toplum için için çürümeye başlar." (Lenin)

Siyasal ve sosyolojik kuramsal kavramlar, bütünsellik gerektiren karmaşık ve kompleks niteliklere sahip öznel yapıları içerirler. Son tahlilde kuramsal bütünsellik içeren siyasal sosyoloji çok bilinmeyenli denklemin sonu kestirilmesi mümkün olmayan, değişken yapısal hareketliliğine sahiptir. Teknolojik gelişmelerin yarattığı ileri seviyedeki gelişkin bilişim araçları, siyasal döngünün devrimsel nitelikte deviniminin kabuk değiştirmesine yol açmıştır. Bu bağlamda kitle iletişim araçları, toplumsal kitlesel özelliğini yaygın olarak korumakla birlikte, coğrafyanın en ücra köşesindeki tek bir bireye kolayca ulaşma olanağını kavuşmuştur ki bu durum bireysel sosyolojinin atomizasyona indirgenmesine yol açmıştır. Bir tek bireyin kendi içsel dünyasında, sınıfsal sorunlarına kayıtsız ve bu sorunlarından bağımsız bir şekilde nereye ve niçin bağlılık duyduğunu sorgulamaksızın, algıların teknik olarak yönetilmesi neticesinde, teknolojik kitle iletişim ve bilişim araçları füzyonu eksenli, başkalaşıma uğramış ve kendince kemikleşmiş birden fazla karakteristik özelliği yansıtan aidiyet duygusu geliştirildiğine tanıklık ediyoruz. İletişim ve bilişime endeksli siyasal devrim yaşanmaktadır. İçeriğinin bilimselliği sorgulanabilir! Kapsam itibariyle değişken nitelikli olması doğru ya da yanlış olduğu anlamına gelmez. Kişinin ben merkezcil çıkar içgüdüsüyle davranışlarına yön verdiği, siyasal bir devrim yaşanmaktadır günümüz dünyasında.

Antikomünizm propagandası ile öncelikle etnisite temelli bölücü mikro milliyetçilik ve Siyasal İslam’ın Müslüman kardeşler, ihvancı dinci politikaları yaşanan bu siyasal devrimin bir neticesidir. Kelime olarak etimolojik açıdan devrim kelimesinin özüne aykırılık teşkil eden siyasal bir distopyadır. Gerici bir ideolojik formasyon üzerinden kurgulanan siyasal devrim teorisi egemen kılınarak, kitle olmayı başaramamış geniş yığınsal güruhlara dikte edilmektedir. Klasik özgürlük teorisini tüketim toplumunun harcama eğilimi ile pekiştiren, burjuva kapitalist devlet erkini gasp eden hükmedenler, emperyalist çıkarlarına uygun politikalarını çok rahat uygulama fırsatını ele geçirdiler. Toplumlar, demokratik özgürlükler vaadi kıskacında iktisadi açıdan gerek kamu maliyesi gerekse özel sektör finans kapitali tarafından devlet mekanizmasına hâkim kıldıkları hükümetler tarafından kapana sıkıştırılarak, kırılması nerdeyse imkânsız kalın zincirlere vuruldular.

Kapitalist piyasa ekonomisi burjuva devlet ilişkisinde dönen çarklar, emek sermaye çelişkisinde finans kapital lehine onarılması neredeyse imkânsız avantajlar doğurmuş ve sınıfsal gelir dağılımı eşitsizliği yaygınlaşarak derinleşmiştir. Yaygın ve yoğun sefalet ekonomisi temel insani ihtiyaçları karşılamaya yönelik harcamalar üzerinden, devlet erkiyle hükümetler tarafında, otokratik dini faşizan rejimler ve diktatöryal ekonomik model haline dönüştürülmüştür. Çarpık neoliberal monetarist politikalar; halkların yoksullaştırılmasına yönelik bir takım kamu maliyesi uygulamalarıyla geniş halk yığınlarını orta gelir tuzağı kapanına sürükleyerek, toplumların sefalet ekonomisi içerisinde yaşamaya mecbur bırakılmasına endekslenmiştir. Ulusların tarihsel dönüşüm sosyolojisinde; örgütlü ve örgütsüz özgürlüklerin kanunsuz emir ve yasalarla gasp edilerek her açıdan kapana sıkıştırıldığı, distopik siyasal devrim ve bu distopik devrimi gerçekleştiren cehaletin vasat aktörlerine, ulusların kaderi terk edilmiş durumdadır. Ulusal düzeyde yığınsal formasyonlar rahat bir nefes alamaz haldelerdir. Olgusal faktörlerin monolotik tuzağında bataklığa sürüklenmiş bir toplumda, yozlaşmış üretim ilişkileri, verimsiz iktisadi yapılar ve acımasız kaynak israfları vb. birçok türevsel etmenlerin bileşenlerini yöneten uluslararası sermayenin siyasal distopik devrime yön vermesi, geri kalmışlığın ve hakikatin ta kendisidir. Dünyaya egemen olanlar ve bu finans kapitalin gücünü açık ve gizli bir şekilde elinde bulunduranlar, dünya egemenliğinin iplerini asla bırakmak niyetinde değillerdir. Tüketim çılgınlığını tetikleyerek tek düze kalıplaşmış kişiliksiz amorf toplumlar benzeri, tek düze kapitalist sömürü sisteminin tüketim tercihlerine koşullandırılmış kitlesel yığınlar ve bu yığınsal bileşenler üzerinden, hükmedenler dünya düzenin nihai egemenliğini sonsuza dek sürdürmek amacındadırlar.

Tasarruf eğilimiyle oluşturulamayan sermaye birikimine koşut; sermaye, kaynak ve gelir yetersizliğine rağmen oluşturulmuş tek düze tüketim kültürü harcamaları, orta gelir tuzağına düşürülmüş ülkelerin temel yapısal problemi olup, söz konusu ülkeler ve uluslar demokrasi kandırmacası adı altında diktatörlere teslim edilmektedirler. Halklar yetersiz kazançlarla, gelişkin kapitalist burjuva toplumu tüketim kültürü eğilimlerine kodlanmaktadır. Toplumsal ve siyasal çöküntü bunun neticesinde kaçınılmazdır. Tasarruf eğilimi yetersiz olduğundan ve/veya tasarrufların reel sektörün katma değeri yüksek alanları yerine spekülatif kazançlara yönelmesi neticesinde, rantabl olmayan ekonomik sistem, kendi kendini döndürecek finansal yeterliliğe sahip olmanın çok uzağındadır ve iktisadi açıdan derinleşmiş yapısal krizlerin pençesinden kurtulamamaktadır. Bu bağlamda sermaye birikimi için, devlet erkini ele geçirenler tarafından, kamu kaynakları; perde arkasından iktidarın kendisinin, yakınlarının ve mensuplarının gizli sermaye ortağı olarak kendi yandaş sermaye sınıfı yaratılmak suretiyle, hazine ve maliyenin yani devletin kasasının içi, siyasal iktidar tarafından kapitalist işletmelere kredi ve fonlama enstrümanları içerikli para ve maliye politikaları kullanılarak, aleni bir şekilde son sürat sermaye transferi yapılarak boşaltılmaktadır. Sermaye transferi finansmanını da geniş halk kitlelerinin omuzlarına bindirdikleri çok ağır dolaylı ve dolaysız vergilerle ve temel ihtiyaçlara yaptıkları yüksek oranlı fahiş zamlarla sübvanse etmektedirler. Bu bağlamda halkları kemiren çok yönlü bir sermaye transferi yapılmakta, kamu kaynakları sömürüsüne paralel tek tek tüm hane halkları da birey bazlı iliklerine kadar sömürülmektedirler. Yüreksiz edep yoksunları çıkarlarına çok düşkün olurlar.

Uluslararası sermayenin global egemenliği, yerel işbirlikçi siyasal aktörlerin devlet erkini ele geçirmesi ile varlığını çok daha rahat bir şekilde sürdürebilmektedir. Mikro düzeyde milliyetçilik ve inanç sistemlerine dayalı dini normları mikro ölçekte ayrıştırılmış dinsel motifler de bunun tamamlayıcısıdır. Bunun için siyasal özerklik kalıplarının ketum çemberleri içinde sıkıştırılmış olan ve kendi mikro milliyetçiliği ve dini kalıplarının dışında kalanlara; siyasal, demokratik, kültürel ve ekonomik özgürlüklerde özerklik konusunda son derece anlayışsız olan kitleler; sermaye çemberi, siyaset çemberi, mikro milliyetçilik çemberi ve mikro dini kalıplar çemberlerini iç içe geçirmişlerdir. Mezhepsel ayırışımlar kökenli cemaat – tarikat, uluslararası sermaye ve siyaset üçgeni sacayağını oluşturmaktadır. Bilinçli bir şekilde geliştirilen diyalekt de bu doğrultuda algıların yönetilmesi için kullanılmaktadır. Farklılıkların zenginliği ve birleştiriciliği bile isteyerek amacının dışında saptırılarak, bilinçli şekilde yanlış kullanılması neticesinde, alt kültürel formasyonlar atomize edilmek suretiyle topyekûn ayrıştırmaya tabi tutulmuştur. Egemen güçlerin ve oligarkların hegemonyal varlıklarını sürdürebilmesi bakımından, toplumsal iç barışın ulusal ve uluslararası düzeyde ortadan kaldırılıp, kaos teorisi ile körüklenerek iç kargaşalar ve beraberinde bölgesel çatışmalar yaratılması hep bir amaca hizmet eden, tasarlanıp kurgulanmış stratejik politikalardır.

İnsanlar benzer olmakla birlikte, biçimsel benzerliklerin ötesinde duyu ve düşün dünyaları öznelinde değişken farklılıklar arz ederler. Kişisel farklılıklarımızı, hukuki normlar hiyerarşisini hunharca çiğneyerek, tekçil bakış açısının dar kalıpları içerisine, yasalara aykırı bir şekilde sıkıştırıp körelten, ‘’ tek bir kişinin kendine münhasır sağlıksız kararlarıyla- kanun hükmünde kararlarla ‘’ sosyokültürel, ekonomik ve de demokratik tüm yaşamsal haklarımız ne yazık ki gasp edilmiş durumdadır.

Toplumsal sosyolojimizin tarihsel paranoyasının genetik şifrelerinde; ‘’ kurbağalar gibi şişip, hindiler gibi kabaran büyük devlet adamı olma ihtirasının ateşiyle yanıp tutuşan, devasa şişkin, kabarık egolu cücemsi yaratıklar vardır. ‘’ Kibrin azametinde böbürlenen ve alçaklığın doruklarında süzülen,  iri ve şişkin egolarının doyumsuzluklarında zerre kadar küçülmüş mini minnacık anomali yaratıklardır bunlar. Toplumsal sosyolojimizin öz değerlerinde, devletimizin kılcal damarlarında dolaşan acı-zehirli kan ve bünyedeki habis urlar gibidirler ve her devirde bunlar peydahlanmışlardır. Anomaliyi, kendince oluşturdukları kitabi kuralların yapısal özelliklerinde normalleştiren, sistematik hale getirilen geometrik şekillere göre biçimlendirilmiş davranışsal kalıpların ritüellerinde ve algı dünyasında şeklen düzenlenmiş hayatları da dünyaları da bedenleri gibi şekilsiz amorf ve biçimsizdir. Dolayısıyla ve bir o kadarda sevimsizliğin çirkinidirler.

İlkel çağın akıl fukaralarının zihinlerinin son kullanım tarihi çoktan geçmiş, karanlık orta çağın dipsiz kuyularında örümcek bağlamış kafalarının içindeki kötülükler maymaşık suratlarından okunur. Muhtemelen dijital çağın muhteşem kalitesinden kumdan kaleler inşa eden ilkellikleriyle, orta çağın – orta dünyanın karanlık dijital platformlarını kuran karanlıklar lordunun yüzük kardeşliği, troller ve troliçeler orduları sauronun çirkin gözü ve   kulağı gibi dört bir yana sirayet etmiş, ülkenin üstüne karabasan kâbus gibi çökmüş durumda. Kötülüklerin kara kulesinden ülkenin ve insanların üzerine ışıksız zifiri karanlık bir hologram kubbe geçirilmiş,  bahtsızca, zavallıca insanlarımız tarafından yeniden güneşin doğması bekleniyor.

Zerzevat meclislerinde dile gelmişlerin derinlikten yoksun sığı söylemleri yüksek doruklarda vücut bulup hayatın her alanına hâkim kılınınca, hakikatlerin peşinden giden korkusuz yürekli cesur adamların amansız mücadelesi daha da çok anlam kazanır hale geldi. Ruhunu taşıyamazsan kurt olamazsın! Kurtla köpek arasında çok belirgin fark vardır ve nettir ve her şey kendiliğinden aleni bir şekilde ortadadır. Yüreğine korku düşenin boyunduruğu olur, birinden takılmış tasma vardır, ancak herkese ve her şeye tasma takamazsın! Tasmasız olanların ruhları hür ve yürekleri cesurdur. Tasması olanlar ise köle ruhlu olanlardır. Her dediğini buyruk kabul eden sorgusuz sualsiz biat etmiş, ruhunu efendisine teslim etmiş kölelerden farklı olanlar ise; ruhunu teslim etmeyenler hayattan onurlu bir pay alanlardır! Onurlu yüce ruhluların önüne köpeklere atar gibi kemik atamazsın, atsan da o yüce ruhlu varlıklara bu işlemez, kimseden bunu beklemezler, kimseye de kuyruk sallamazlar, yaltaklanmazlar, kendilerini kullandırmazlar ve kendi işlerini kendileri gördüğü için de enseleri kalındır!

Hükümdar göz yummazsa eşkıya kervan basamaz! ve bir gün gelir, sen; kendini kutsal hükümdar sayan! yok olur silinirsin! ümmetinle birlikte...”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kocaelidetay.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Seyhan odabaş
(21.04.2022 16:50 - #271)
Harika yazı
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kocaelidetay.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Adana escort Çukurova escort Seyhan escort Ankara escort Mamak escort Etimesgut escort Polatlı escort Pursaklar escort Haymana escort Çankaya escort Keçiören escort Sincan escort izmir escort aliağa escort balçova escort bayındır escort bayraklı escort bergama escort beydağ escort bornova escort buca escort çeşme escort çiğli escort dikili escort foça escort gaziemir escort güzelbahçe escort karabağlar escort karaburun escort karşıyaka escort kemalpaşa escort kiraz escort kınık escort konak escort menderes escort menemen escort narlıdere escort ödemiş escort seferihisar escort selçuk escort tire escort torbalı escort urla escort bostanlı escort mavişehir escort alsancak escort üçyol escort bursa escort altınşehir escort gemlik escort görükle escort gürsu escort inegöl escort kestel escort mudanya escort nilüfer escort orhangazi escort soğanlı escort yıldırım escort antalya escort akseki escort aksu escort belek escort demre escort döşemealtı escort elmalı escort finike escort gazipaşa escort gündoğmuş escort ibradı escort kaş escort kemer escort kepez escort konyaaltı escort korkuteli escort kumluca escort lara escort manavgat escort muratpaşa escort serik escort alanya escort Eskişehir escort Gaziantep escort Şahinbey escort Nizip escort Şehitkamil escort İstanbul escort Merter escort Nişantaşı escort Şerifali escort Maltepe escort Sancaktepe escort Eyüpsultan escort Şişli escort Kayaşehir escort Büyükçekmece escort Beşiktaş escort Mecidiyeköy escort Zeytinburnu escort Sarıyer escort Bayrampaşa escort Fulya escort Beyoğlu escort Başakşehir escort Tuzla escort Beylikdüzü escort Pendik escort Bağcılar escort Ümraniye escort Üsküdar escort Esenyurt escort Küçükçekmece escort Esenler escort Güngören escort Kurtköy escort Bahçelievler escort Sultanbeyli escort Ataşehir escort Kağıthane escort Fatih escort Çekmeköy escort Çatalca escort Bakırköy escort Kadıköy escort Avcılar escort Beykoz escort Kartal escort şirinevler escort Kayseri escort Kocaeli escort Gebze escort İzmit escort Malatya escort Manisa escort Mersin escort Yenişehir escort Mezitli escort Erdemli escort Silifke escort Akdeniz escort Anamur escort tarsus escort Muğla escort Bodrum escort Milas escort Dalaman escort Marmaris escort Fethiye escort Datça escort Samsun escort Atakum escort İlkadım escort Aydın escort Bolu escort Denizli escort Diyarbakır escort Düzce escort Konya escort Kütahya escort Sakarya escort