Nasıl Bir İttifak ve Başarı Siyaseti?
Siyasi partilerin temel hedefi iktidar olmaktır. Seçimleri kazanıp ülke yönetmek siyasi partinin stratejik hedefidir. Diğer tüm çalışmalar ve faaliyetler bu temel hedefe hizmet eder. Buna da çok yönlü mücadele denir. Yani iktidar olma mücadelesini temel alan diğer ekonomik, demokratik, ideolojik mücadeleleri bu temel mücadeleye tabi olarak düzenleyen siyasal organizasyonlara parti denir.
Hiçbir makam, dernek, sendika, kültürel veya mesleki oluşumlar siyasi partinin üstünde olamaz. Eğer oluyorsa orda demokratik bir yapı yok demektir. Bugün ülkemizde yaşanan baskıcı ve otoriter yönetimin adın hiçbir şekilde demokrasi ile anılmayacaktır. AKP mi büyüktür? Tayyip Erdoğan mı? Sorusunun cevabı Erdoğan ise; orda parti de yoktur, demokrasi de yoktur. Orda var olan kişiye bağlı “BEN” merkezli otoriter yapıdır. AKP-MHP ve birçok sağ partilerin siyasi genlerinde yukarıdan aşağıya doğru oluşan “BEN” merkezli otoriter anlayışlar hâkimdir. Bu MHP’de tamamen faşizan karaktere bürünmüştür.
12 Eylül cuntası ile birlikte Türkiye’nin anayasası tamamen faşist karaktere bürünmüş, faşizm meşrulaştırılmış, anayasal temellere dayandırılmıştır. O kadar ki bazen kendi yasalarına dahi uymayan otoriter baskıcı bir siyasal sistem ile karşı karşıyayız. 20 yıldır Türkiye’yi yöneten AKP ve Erdoğan demokratik temayülleri ayak bağı görmekte, ülkeyi saraydan yönetmektedir. 20 yılda oluşturduğu sistem, toplumsal bölünmeyi derinleştirmiş adeta vatandaşların büyük bir kısmı bu asalaklara bakar hale gelmiştir. Bu gün Türkiye’de yaşayan emekçi yoksul halkın yaşayabilmesinin tek şartı; AKP-MHP hükümetinden kurtulmasına bağlıdır. Bu düzen tüm kural ve kurumları ile biran evvel lav edilmeli. Yerine demokratik parlamenter sistemin yeniden kurulması sağlanmalıdır.
Mevcut otoriter yönetime karşı seçimlere hazırlanan muhalif yapının parçalı olması, cephesel birliğin oluşmasını engelliyor. Bu sürecin aşılmasının tek yolunun demokrasinin öne çıkarılması olduğu aşikârdır. Otoriter düzeni temsil eden ve kendine “Cumhur İttifakı” adını koyan yapının siyasal ağırlığı; milliyetçi-muhafazakâr demokrasi dışı gerici eğilimleri oluşturmakta, sistemden ekonomik ve sosyal olarak faydalanmaktadır. Tüm STK’lar bu yapı tarafından desteklenmekte, oy deposu olarak kullanılmaktadır.
CHP ve Diğer Partiler Tarafından Oluşturulan Millet İttifakı Nedir?
Millet ittifakı denilen yapı aslında diğeri gibi tam bir ittifak sayılmaz. Çünkü yönetim erkini temsil etmedikleri için herhangi bir gücü besleyememekte, menfaat sağlayamamaktadır. CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve DP’den oluşan bu yapı referandumda kısmen yerel seçimlerde ise başarılı olmuştur. AKP’den kopan Deva ve Gelecek partileri ise bu ittifaka yakın sinyaller vermekte ise de bu birlikteliklerin pratikte bir çalışma yaptıkları yoktur.
CHP’nin liderlik yaptığı millet ittifakının eğilimleri; sosyal demokrat, sol sosyalist, sosyal liberal, demokratik sosyalist, burjuva liberali, Kemalist, cumhuriyetçi, laik, ulusalcı ideolojik yapıları temsil etmektedir. Gelecek Partisi gibi şeriatçı, muhafazakâr partinin bu ittifakta yer almasının objektif ortamı yoktur. Deva Partisi, demokratik liberal söylemlerine rağmen, muhafazakâr geçmişi ile ciddi sıkıntı yaşamakta, İYİ Parti’nin ve Meral Akşener’in hamleleri bu tabanı konsolize edememektedir. Bu süreçte iddiaların aksine Cumhuriyet Halk Partisi; halkçı ve sol söylemlere kaymakta, İYİ Parti’de Cumhuriyetçi ve Laik cepheye doğru evirilmektedir. Buradan ne çıkar? CHP, İYİ Parti ittifakı git gide birbirini daha olmaları gereken yere itmekte, demokratik siyasetin diğer bileşeni olan HDP ve sol cephe ile ortak noktalar oluşturmaktadır. Önümüzdeki süreçte bu yapıların yarışından demokratik parlamenter sistemin çıkacağı sonucuna varmaktayız.
Geçen hafta CHP’nin düzenlediği mitinge katıldık. Mitinge Kocaeli’nden kaç araçla katılım sağlandı vs. gibi basında çıkan haberlerin ve köşe yazarlarının yazıları tali konuları öne çıkarma çabalarıdır. Sonuç itibariyle CHP Kocaeli örgütleri büyük fotoğrafta kendilerini başarılı saymak istemektedir. Bizler de bu örgütlerin üyeleri olarak bu yapıları başarılı saysak ne fark eder ki? Uzun yıllardır Kocaeli CHP’ye hâkim olan “Masa başı pazarlığı” ve “kulis siyaseti” yani dedikodu siyaseti devam etmekte, ciddi bir siyaset ortaya koyulamamaktır.
Buradan Ne Çıkar ve Tespitimiz Nedir?
CHP Kocaeli örgütleri 20 yıldır devam eden yenilgi ve çöküş sürecine son vermiştir. Ancak örgütlerin yeniden yapılanması sürecini sağlayamamıştır. Kongrelerin ertelenmesinden ve seçimlerde aday belirleme yönteminin belirsizliğinden dolayı örgütlerde bürokratlaşma derinleşmiş, yönetici aristokrasisi oluşmuş, il örgütünün ilçelerle, ilçelerin kendi kadro ve üyeleri ile, üyelerin de seçmen ile “VOLAN” kayışları kopmuş ciddi bir boşluk oluşmuştur. Burada suçlu aramak anlamsızdır. Yaklaşık üç yıldır pandemi ve ekonomik krize rağmen insanlarımız özverili çaba sarf etmekte, hiçbir iktidar desteği olmadan kendi özel yaşamlarından fedakârlık yapmaktadır. Durum tespitindeki acı gerçeği dile getirmemizden alınan arkadaşlar lütfen gönül koymasınlar, gerçekleri görmesek çözümleri de üretemeyiz. 20 yıldır Kocaeli CHP örgütlerine hâkim olan “BEN” merkezli siyasetin 2-3 yılda aşılacağını sanmak saflık olur. Örgütlerde yer alan ve bu örgütlere destek veren tüm partililerin de emeğine saygı göstermek gerekiyor.
CHP İl ve ilçe örgütlerinden beklentimiz, parti içi demokrasiyi sağlamaları ve toplumun dinamiklerinin partiye katılmasının önünün açılmasıdır.
İstanbul mitinginde gördüğüm en önemli özellik; kadınların sayısının fazla oluşu ve kadınların daha dinamik oluşudur. Yani kadınlarımız AKP-MHP zulmünü yıkmaya karalıdır. Parti meclisi ve parti önderlerinin mecliste önerdiği fermuar sisteminin CHP Kocaeli örgütlerinde uygulanması şarttır. Yani “ÖNCE KADIN” diyerek fermuara başlanmalıdır.
CHP Kocaeli Örgütlerinde görev yapan diğer yönetici arkadaşlar beklentimiz; üyelerin belirleyiciliğini temel alan: “ÖN SEÇİMDİR”
BİN ÇİÇEK AÇSIN, BİN FİKİR YARIŞSIN deme zamanıdır. Artık demokrasi cephesi kurma zamanıdır. Artık demokrasi zamanıdır.
NOT: İstanbul mitinginde M.Kemal Atatürk posterlerinin az olması büyük eksikliktir.