İki tip yönetim anlayışı vardır, otoriter ve demokratik yönetim anlayışları. Otoriter yönetim biçiminin Türkiye’deki temsilcileri sağ partiler ve dinci siyasal kurumlardır. Bunlar sırasıyla Başbuğ, Reis, şef, imam, tarikat şeyhi, Şıh, dede vs.
Bunlar otoriter ve baskıcı yönetim anlayışının kişilere bağlı BEN merkezli irili ufaklı diktatörlük örnekleridir. Yaşadığımız son iki seçimde de bu kesimlerin liderliğini yapan Recep Tayyip Erdoğan hasta haliyle SONDA takılı vaziyete KAZANDI. Erdoğan’ı destekleyen uluslararası sermaye ve yerli uzantıları bu yönetim anlayışından memnun olduklarını defalarca ifade ettiler. Unutmamak gerekir ki “ Yahudi üstün hizmet ödülü ”almış bir devlet başkanının yenilgiye uğratılması çok zordur, yaşadığı sürece bu lobi maddi-manevi destek verecektir. Türkiye halkının % 70 sağcıdır vs. Bu güçlerin basında yaydıkları ajitasyon ve propagandadır ancak doğru değildir.
Sol partilerde beceriksizliklerini bu argümanlara dayandırarak Erdoğan hükümetlerinin zulmü altında yaşayan emekçi halkın dertlerini değil de kendi konforlu yaşamlarını önceler hale gelmişlerdir. Çok somut örnek Fikri Işık ile Erdoğan Toprak arasında ne fark olduğunda saklıdır. AKP’lilerin ve sağın DÖNEKLERİ ile oluşturulan siyasetle Erdoğan’ı yenmeye kalkarsan YENİLİRSİN. Bu arkadaşlara Genel başkanımızda inanmış, kendi siyasi yaşamını bitirmiştir.
HİÇKİMSE ASLI VARKEN FOTOKOPİYE OY VERMEZ...
Demokrasicilik oyununun muhalefet uzantılığını yapan CHP parti önderliği 28 yıllık konforlu vekillik yaşamlarına bir 5 yıl daha eklemişlerdir. Sizleri CHP üyeleri belirlememiştir. CHP yenilmiş bay Kemal bay bay olmuş bir sürü gerici seviyesiz kişileri meclise taşımışlar, ancak meclise girenlerin hiç umurlarında olmamıştır. Yeter ki kapağı parlamentoya atsınlar, meclise girmek için o konforlu ve Tayyip dediği gibi “itibarlı” yaşamı elde etmek için her şey olurlar. Komünist, Sosyalist, Sosyal demokrat, Atatürkçü, Liberal, Ülkücü, Milliyetçi, Şeriatçı, İslamcı, Türkçü, Kürtçü, Devrimci, Faşist bu tabirler onlar için hiç de önemli değildir.
Tüm dertleri o meclis kürsüsünde milletvekili olarak yemin etmek bu SİYASETİN ZÜBÜKLERİ için her şeyden önemlidir. Yaşanan tamda budur. CHP’nin gerçekte ne olduğunu Atatürk ortaya koymuştur. Devrim yapmış, demokratik bir toplum düzeni kurmayı hedef olarak belirlemiş 100 yıllık sosyal-demokrat partidir CHP. 1960’lı yıllardan sonra DEMOKRATİK SOSYALİZM ’i önceleyerek sosyalist enternasyonalde Türkiye’yi temsil eden, ülkenin her sokağında, her binasında kadrosu olan örgüttür CHP. 1931 büyük kurultayında Mustafa Kemal Atatürk CHP delegesine kürsüde 3 gün süren toplantılarla izahat veren geleneğin bugün geldiği yer içler acısıdır.
Tüzüğün emrine rağmen örgütlerden sorumlu genel başkan yardımcısı Oğuz Kaan SALICI gibi şahıslar Kocaeli CHP üyelerinin açık talebi olan ÖN SEÇİM istemine karşı “SANDIKTAN BİZE YAKIN KİŞİLER ÇIKMAZ” diyerek engellemiştir. Salıcı ve ekibi CHP’nin seçim yenilgisinin mimarıdır. Oğuz Kaan SALICI ve hizbinin bu anti- demokratik, tüzüğü hiçe sayan aday belirleme yöntemine Kocaeli’nden destek veren Harun YILDIZLI ve ekibi de aynı derece sorumludur. Ön seçim ve bir dönem hiçbir yere aday olmama şartı ve taahhüttü nedeniyle benim de İl delegesi olarak oy verdiğim Harun Yıldızlı Kocaeli CHP’ni SALICI ve ekibine badem etmiştir.
12 yıldır CHP de Demokratik değişim için Kocaeli’nden uyarı ve yaklaşımlar sunmaktaydık. Bu çalışmalar sonucu Demokratik tüzük ve sandık bazlı örgütlenme modeli (stratejik örgütlenme komisyonu) ve MAHALLE TEMSİLCİLİĞİ gibi çalışmaları içeren siyaset üretip Ankara’ya önerdik. Artık anladık ki Ankara kendi kariyer heveslerinin peşinde, artık Ankara’ya değil Kocaeli’ndeki 472 mahalleyi ve oradaki CHP’li üyelerimizi muhatap alacağız.
Bunca yenilgiye rağmen genel merkez CHP de kariyer savaşı devam etmekte. Parti önderleri CHP’yi “güvenli limana” yanaştıracaklarını ifade etmekteler.
Bende onlara tüm üyeler adına şunu diyorum, YAHU Bİ SALIN CHP‘yi. SALİN O LİMANI ÜYELER BULSUN Yahu, Bİ GÖLGE ETMEYİN BAŞKA İHSAN İSTEMEZ. Yahu Bİ GİDİNDA GİDİN ARTIK. İSTENMİYORSUNUZ. Ankara’da Parti merkezinde KURUNUN YANINDA YANACAK YAŞMI KALDI Kİ? Birde sizi düşünelim.