Türkiye'de yaşanan ekonomik kriz ciddi sosyal kargaşalara yol açmakta, siyaset kurumu bugünden yarına nelerin olabileceğini kestirememektedir.
Hükümet tamamen ipin ucunu kaçırmış,kimin elinin kimin cebinde olduğu belli değil. Bakanlar istifa ettiklerini başından öğrenmektedir. İstifa kurumu ortadan kalkmış AF kurumu yerini almış. Erdoğan tek adam rejimini o denli kurmuş ki hiç kimse İSTİFA bile edememekte ancak AF edilmektedir. Bu düzeni neyin karşılığı kurabilmişlerdir. Bu Bakanlar korkudan mı bu aşağılanmayı kabul ediyorlar. Acaba bu arkadaşlar çok büyük menfaat mi elde ettiler de çıtları çıkmıyor. Hükümetin Bakanları sadece Erdoğan'a karşı sorumlu değiller,halka karşıda sorumludurlar ve hukuki sorumluluk esastır. Siyasetçilerin ve bütçeyi planlayan yöneticilerin bu denli savruk davranabilmesi demokrasimiz açısından hiç iç açıcı değildir.
Tek adam rejiminin toplumda yarattığı çöküş, gençlerin yetişkin yaşlı kuşağa karşı sevgi,saygı ve güvenini yerle bir etmiş adeta bu kuşaklar arasında kopuşu tetikler hale gelmiş. Siyasi iktidarın yarattığı kişiye bağlı BEN merkezli otoriter yapı 40 yaş altı nesilde çok büyük infiale yol açmış, gençliğin merkezi otoriteye karşı güvensizliğini ayyuka çıkarmıştır.
Cunta'nın lideri Kenan Evren'in kurduğu faşist rejim artık Türkiye'nin dinamiklerini taşıyamamakta, parlamentoda oynanan demokrasicilik oyununu kimse yutmamaktadır. AKP,MHP,ANAP,DYP vs gibi 12 Eylül rejiminin dizayn ettiği partilerin kitle tabanları çökmektedir. Uygulanan siyasi partiler yasasının ve seçim yasasının demokratik geleneklerle alakası olmadığı bilinmektedir.Kendilerini Sosyal Demokrat olarak nitelendiren CHP, DSP, HDP gibi partilerinde demokratik işleyişler açısından problemli oldukları bilinmektedir.
CHP'nin işleyişinin demokratikleşmesi için yıllarca mücadele edilmekte nedense bunda başarı sağlanamamaktadır.Türkiye'de merkezi otorite tarafından sistem dışına itilmiş siyasi oluşumların mevcut partilerden daha demokratik olduklarından kimse şüphe etmemektedir. Birçok demokratik kitle örgütlerinin işleyişi daha demokratik kural ve kurumları bünyelerinde taşımaktadır. ADD gibi örgütler seçimlerinde çarşaf listeyi esas almakta blok listeyi yasaklamaktadır. Kadın hareketleri ve Gezi Direnişi'nde kendiliğinden bir araya gelmiş kitlelerin işleyişinin bile mevcut siyasi partilerimden daha demokratik yapılanmalara sahip oldukları aşikardır. Uzun sözün kısası Türkiye Demokrasisinin gerilemesinin sorumlusu sağdan sola tüm siyasi partilerin KİŞİLERE bağlı BEN merkezli işleyişleri içselleştirmiş yaşlı kuşakların hakim olduğu PARTİLER den kaynaklandığı aşikardır. Bu partiler yasası ve seçim yasasıyla demokrasi kurulamaz, ancak "Demokrasicilik" oyunu oynanır.
Devrimci ahlak ve tavır sahibi hiç kimse toplumsal yaşamda cinsiyet,sınıfsal,ırksal ayrımcılık yapamaz.Kocaeli'nde kadınların ve gençlerin ciddi mücadele gelenekleri vardır. Kadın arkadaşlarımızın önderliğini yaptığı birçok demokratik kitle örgütleri,sendikalar,yerel yönetimler,parti başkanlıkları var. Ekonomik,sosyal ,siyasal,kültürel yaşamımızın en dinamik kesimini temsil eden gençlerimizin ve kadınlarımızın eylem planlarını ve organizasyonlarını kabul etmeli, bu etkinliklere içtenlikle katılmalıyız. Zaten gerici-faşist kliğin laiklik karşıtı tutum ve davranışlarıyla örselenen kadınlarımıza bir darbede demokrat kesimlerden vurulması kabul edilemez.
Siyasi partilerin demokratik işleyişleri açısından, gençlerin pozitif ayrımcılığa kavuşması zorunlu hale gelmiştir. Sağ partilerin finansal konumları ve hükümetten sağladıkları avantajlar Sosyal-Demokrat partilerin gönüllü kadroların kıymetini ortaya çıkarmaktadır. CHP saflarında mücadele eden gençlerin söz ve oy hakkının ne kadar önemli olduğunu anlamak için Parti'nin ölmesini bekleyen eski kadroların artık değişimin önünde engel teşkil etmesi kabul edilemez hale gelmiştir.
Türkiye soluna ve CHP 'ye hakim olan kadroların kariyerist tutumları BEN merkezli tavır ve davranışları,toplumda bu kesimlere olan güveni sarsmıştır. CHP demokratik işleyişleri, kural kurumları öteleyerek kendi çöküşünü hazırlamış, gençlere ve kadınlara değer verme konusunda geç kalmış, 40 yaş altı nesilin aktif katılım merkezi olamamıştır. Gezi Direnişine önderlik yapan gençliğe kapılar açılmamış Parti'nin köşe başlarını tutan kesim değişime yol vermemiştir. Gençlik Kolları ve Kadın Kolları ayrımı yapılırken ANA kademe kutsallaştırılmış bu ayrım CHP' de devrimci sıçramayı engellemiştir. CHP'de demokratik değişim yerine BÜROKRATLAŞMA hakim olmuş, HANTALLAŞ mış, iktidar olmanın objektif şartlarının oluşmasına rağmen TEK BAŞINA iktidar alternatifi olamamıştır.
Siyasi kadroların yapması gereken en önemli etkinlik halkımızın KALPLERİNİ ve KAFALARINI kazanmaktır. Ne ekersen onu biçersin misali, SHP,DSP,CHP'nin 50 yıllık bagajı bugünkü olumsuzluklara sebep olmuştur. Kocaeli CHP'de yaşanan gençleşme geçmişin bagajın boşaltılmasına yetmemiş, partinin dinamikleri çok yönlü mücadeleye önderlik yapabilecek aşamaya ulaşamamıştır. Evet yıllarca Rüzgar ektik şimdide FIRTINA biçmekteyiz. Eğer ders almayıp Fırtına ekmeye devam edersek emin olun çok yakında KASIRGA biçeceğiz.