Sol, sosyalist ve demokrat çevrelerde tartışılan en önemli konunun bu olduğunu biliyoruz. CHP kadroları açısından ne olursa, nasıl olursa olsun iktidarın lokomotifi olalım anlayışı yaygındı, ancak iktidarın ucu görünmeye başlayınca acaba bu beş benzemezle ne yapabiliriz? Başarısız olur muyuz? Zaten çok büyük enkaz devraldık, bunların dördünün de AKP ile bir bağlantısı var, bu sağ blokun içinde kaynar mıyız? Gibi sorular can alıcı bir boyut kazandı.
Seçim sürecine girildikçe Ali Babacanın, yıllardır Liberal ekonominin ve özelleştirmenin sorumlusu olduğu göze batacak, bugünkü derin krizin asıl sorumlusunun uyguladığı, bu vahşi kapitalist model olduğu sık sık dillendirilecektir. Ahmet Davutoğlu’nun günahları bir bir sıralanacak “bombalar patladıkça oylarımız artıyor” söylemi ve katliamların sorumluluğu hatırlanacak. Bu sorumluluklara ittifaktan dolaylı yollardan CHP’de ortak olmuş olacak. Saadet partisi genel başkanının Sivas katliamından kalma bagajı demokrat kamuoyunda sindirilmemişken, birkaç vekil verilmesi konusu da kabul görmüş sayılmamaktadır. Meral Akşener’in içişleri bakanlığı döneminde uyguladığı yoğun insan hakları ihlalleri, kayıplar ve “Beyaz Toroslu” resmi görevlilerin uyguladıkları katliamlar ve zalimliklerin unutulmamış olması da önemli handikaptır. Kaldı ki, Akşener AKP’nin kurucularından olması onun ne kadar “derin” olduğunu da ortaya sermektedir.
Kaldı geriye Gültekin Uysal ve DP’si Bu partide AP, DYP ve merkez sağın tabanını oy oranı olarak temsil etmemektedir. Geriye kaldı bizim CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu. Tabii ki Kemal beye söyleyecek fazla sözümüz yok, Ekmelettin İhsanoğlu’nun adaylığı ve dokunulmazlıkların kaldırılması mevzuunun dışında ciddi bir hatası olmadan CHP gemisini başarıyla yüzdürmüş, ancak çok istekli olduğunu ifade ettiği halde “parti içi demokrasiyi” tesis edememiştir. Bence kendi içinde demokrasiyi uygulayamayan bir partinin ülkeye demokrasi getirmesi imkânsızdır.
Asıl soru şudur, Türkiye’ye demokrasimi gelecek yoksa Oligarşiye taze kan mı gelecek? CHP, 6’lı masayı kurarak AKP-MHP diktatörlüğünü büyük paniğe uğratmış ancak alternatif iktidar programı ortaya koyarak devrimci bir çıkış yakalayamamıştır. CHP mevcut ittifak partileriyle devletin tüm kurumlarına kadar işlemiş otoriter yapıyı tasfiye edemeyeceği gibi, parlamenter demokrasicilik oyunuyla meşrulaştırılmış faşizan uygulamaları silip atamayacak, hatta bu uygulamaları biraz yumuşatarak uygular hale gelip “burjuvazinin” uyguladığı zülüm düzeninin meşrulaşmasına aracı olacaktır.
Türkiye solunum ve demokrasi güçlerinin karar vermesi gereken en temel sorusu “devri-sabık” yapıp yapmayacağı konusudur. AKP-MHP kliğinin yıllardır uyguladığı sömürü ve talan düzeninin kanun dişi uygulamalarının hesabının sorulup sorulmayacağı konusudur. Türkiye’de uygulanan sistemin demokrasiyle alakasının olmadığını dünya çok iyi biliyor. Demokratik toplumlar Türkiye’yi tüm uluslararası demokratik kurumlardan dışlatmıştır. İktidarın yaptığı otoriter, ırkçı faşist uygulamaları dünya lanetlerken bu eleştirilerden CHP de nasibini almaktadır. Sosyalist-Enternasyonalin üyesi olan CHP zaman zaman demokrasi dişi tavırlarından dolayı ciddi uyarılar almıştır.
CHP ve sol sosyalist partiler kendi seçmenlerini ve Türkiye halkını kandırabilir ancak dünyanın demokrat kamuoyu bizim gerekçelerimize inanmamaktadır.12 Eylül faşist cuntasının getirdiği faşist anayasayla ve siyasi partiler yasasıyla yaşarken kendimizi kandırmaktayız. Türkiye’de demokratik kural ve tüzüğe uygun parti yoktur. Partilerin üyeleri partinin tüm kademelerini “aşağıdan yukarıya” doğru belirler. Faşist uygulamalar ve ırkçılık kesinlikle yasaktır, ancak bizim partilerin hepsi mikro-milliyetçiliği ve hemşericiliği temel alan ahbap-çavuş yapılardır.
CHP, doğal müttefikleriyle ittifak yapmak yerine sağ partilerle ittifak yaparak, AKP-MHP kliğiyle cepheden çarpışmayacağını ilan etmiştir. Ülke genelinde %12-15 oy potansiyeline sahip olan HDP ve Sol cephenin yalnız bırakılması korkaklıktan başka hiçbir şeyle açıklanamaz. CHP, gelecek seçimlerde mevcut ittifak yapısıyla Devrimci bir program ve çıkışla kampanya yapamayacaktır. Partinin kuruluş anlayışının temelini oluşturduğu DEVRİMCİ çizgi tükenmiştir. Kemal beyin yoğun emek harcayarak kurduğu 6 partili masa kıymetlidir, bunu küçümsemiyorum aksine çok büyük başarıdır, ancak eksiktir. Diğer demokrasi güçlerinin de bu ittifakın içinde olması gerekir. Buradan anlaşıldığı gibi kurulan ittifak DEMOKRASI ittifakı değil AKP den kurtulma ittifakıdır. Bu yapıdan alternatif devrimci program çıkmayacaktır.
CHP Devrimci bir programla kurulmuş devrim yapmış bir parti olduğu halde, 2022 Türkiye’sinde EVRİMCİ bir parti olmayı tercih ettiğini gözlemekteyiz. DEMOKRASİ mi? AKP-MHP den kurtulalım da
DEMOKRASI BAŞKA BAHARA mı?