Geçen hafta ne yapmalı sorusuna cevap bulmaya çalışırken bu hafta NASIL YAPMALI sorusunun daha can yakıcı olduğu sonucuna vardım. Hemen ardından KİMLERLE ve NEDEN soruları ortaya çıktı ve müttefiklik, cephesel örgütlenme soruları peşi sıra geldi. Bu hafta bu konulara yanıt bulmaya çalışacağız.
Türkiye Cumhuriyetinin yaklaşık olarak yüz yıllık tarihi geçmişi var. Bu yüzyıl içinde çeşitli birikimler ve değişimler yaşandı. Bu oluşumlar Cumhuriyetin Demokrasiye mi yoksa yeni bir diktatörlüğe mi evirileceğinin dönüm noktasına geldik. 2023 yılında buna karar vereceğiz.
Bu yüzyılda ne biriktirdik? Demokratik temayüller mi yoksa tek kişiye dayalı otoriter yönetim tarzı mı? Türkiye Cumhuriyetinin kurucu babası Mustafa Kemal Atatürk “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” derken Demokratik toplum düzenini kurmayı, kurduğu yeni sistemin kural ve kurumlarıyla tamamen parlamentonun belirleyici olduğu “Halk Demokrasisi” ni hedeflemiştir.
Muasır medeniyet seviyesindeki Çağdaş ülkeler düzeyi ile kastettiği düzenin AB ülkelerindeki katılımcı demokrasi olduğunu o zamandan öngörmüştür. Bugün Atatürk’ün önerdiği ve öngördüğü Laik-demokratik, halkçı yönetim tarzını İsveç, Norveç, İsviçre vb AB Ülkelerinde görmekteyiz.
Yüz yıllık demokrasi mücadelemizde elde avuçta neyimiz var?
Bu sorunun cevabını yüzümüz kızarmadan nasıl vereceğiz?
Yüz yıl önce büyüklerimizin kurduğu nispi parlamenter demokratik düzen bugün işlememekte egemenliğin kayıtsız şartsız millette olması gereken düzenin yerinde yeller esmektedir.
Türkiye Cumhuriyetinin yetiştirdiği iki liderlik örneği gelecek tarihi süreçte de anılacaktır. Bunlardan biri Mustafa Kemal Atatürk’tür diğeri Fikri Sönmezdir. Atatürk, devleti kurarken egemenliğin tek sahibinin halk olduğunu açıkça ilan etmiş gelecek kuşağa Devrimci ilkelerini aktarmıştır. Atatürk sadece Türkiye’nin değil dünya devrimci tarihinin de önderliğini yapmış, gelecek sistemin istikametini de “millet egemenliği” olarak çizmiştir.
Atatürk’ün kurduğu millet egemenliği hedefli yönetim tarzını kim devam ettirmiştir?
Ne yazıkki bu konuda çok büyük mirasımız yoktur. 1950 karşı devriminden bu güne bir dizi bürokratik diktatörlüklerle yönetilen ülkemiz en sonunda NATO’nun kucağına düşmüş faşist cuntalarla zülüm altında yaşamıştır.
1979 yılında Ordunun Fatsa ilçesinde Devrimci halk güçleri tüm bu demokrasicilik oyunlarını çöpe atarak Bağımsız Devrimci Adaylık yöntemiyle doğrudan demokrasi uygulamış, mahalleler de kurulan halk komiteleri marifetiyle seçimleri ezici çoğunlukla kazanmış, Halkın Kendi İktidarı örneğini oluşturarak DOĞRUDAN DEMOKRASİ’ nin ne olduğunu bütün dünyaya göstermiştir.
Terzi Fikri Sönmez örneği halkın yönetime direk katılması merkezi otoriteyi rahatsız etmiş, Fatsa havadan, karadan, denizden kuşatılarak NOKTA operasyonu adı altında boğulmuş, Kurucu Liderin Millet iradesi vesayeti Faşist güçler tarafından Fatsa’da boğulmuştur. Faşist Cunta Fikri Ağabeyi sıkıyönetim zindanlarında katlederken binlerce Devrimci halk güçlerini zindanlarda esir tutmuş, halen o dönemden kalan Devrimciler direniş mücadelelerine devam etmektedir.
Kendisi de halktan bir kişi olan Terzi FİKRİ SÖNMEZ yüz yıllık demokrasi deneyimimizin köşe taşı ve lideridir. Fikri Ağabeyle Fatsa’da Halk yönetimi kurma mücadelesinde yer aldığım için kendimle de gurur duyuyorum. Fikri Sönmez’in ve katledilen Devrimci yoldaşlarımı bur dan saygıyla anıyorum. Türkiye’nin demokrasi tarihinin en büyük mirasçısı DEV-GENÇ’ tir.
Bugünün sorusu açıkça ortada durmaktadır. Ne yapmamız gerektiğini, Atatürk ve Fikri Sönmez açıkça bize göstermiştir. Egemenliğini bizzat halkın yaptığı halk iktidarını kurmak, temsili demokrasiyi çöpe atıp doğrudan demokrasiyi yapabilir kılmak.
Ne yapmamız gerektiğini hepimiz biliyoruz da bunu nasıl yapacağımıza sıra gelince hepimiz yan çiziyoruz.
Yapılması gereken besbelli, AKP-MHP kliğini seçimlerde yenip iktidar olmak. Devlet haline gelmiş bu otoriter yapıyı sandıkta yenmek için
CHP’nin önderliğinde Cephesel birliğe ihtiyaç vardır. Nasıl? CHP seçimi nasıl kazanabilir? CHP Kocaeli örgütleri önümüzdeki dönemde ne yapmalı? Nasıl yapmalı? Bu soruların cevabını bulmak için kahin olmaya gerek yoktur. Bugüne kadar ne yapmadıysak onları bir bir yapmalıyız. Yani 28 bin CHP üyesinin belirleyeceği ÖN SEÇİM’ den çıkan milletvekilleriyle iktidara yürümeliyiz. Kocaeli’nin 12 ilçesinde CHP üyelerinin önüne ön seçim sandığını koyarak milletvekillerimizi seçip iktidara yürümeliyiz.
Uzun zamandır gerek yazılarımızla ve çalışmalarımızla, gerekse bizzatı katıldığımız tüm etkinliklerde CHP’nin de demokratik değişim için Kocaeli yaklaşımı adı altında bir çalışma yapıyoruz ve bizzat kendim bu çalışmanın sözcülüğünü yapıyorum. Tüm danışma toplantılarında ve her yerde parti içi demokrasinin uygulanması gerektiğini dile getirdik. Herkes ön seçim yapılmalı ama yapmazlar diyor da, bunu yapmayacak olanlar kimler?
CHP tüzüğünün amir hükmü ve tercihin ÖN SEÇİM olduğu açıktır. Aday belirleme yönteminin ön seçimle olması gerektiğini açıkça görmekteyiz, zaten bu hükümden dolayı CHP saflarında yer almaktayız.
Ben, Seyhan ODABAŞ olarak herhangi bir şekilde vekilliğe veya belediye yönetimlerine aday olmayı düşünmüyorum. Benim kişisel bir tahallülüm yok veya herhangi bir yakınımı da bir yerlere hazırlamıyorum, böyle bir feodal hesabımda yok. Ancak üyesi olduğum partinin adayını kendim ön seçimle belirlemek istiyorum. ÖN SEÇİM den çıkar veya çıkmaz, benim oyumla Ankara’ya gidecek olan kişinin beni tanıması gerekiyor, yoksa birisi vekil olsun diye konu mankenliği yapmaya niyetim yok.
CHP Kocaeli İl Yönetiminden en az yarısı milletvekili adayı ama ses yok, ilçe başkanlarının çoğu milletvekili adayı ses yok, kanaat önderi denilen arkadaşların hepsi aday ses yok. CHP kadrolarının tüzüğünden gelen hakkını savunması kadar doğal bir şey olmadığı halde sesleri çıkmıyorsa bur da ÖN SEÇİM geleneği unutulmuş demektir. Arkadaşlar Kocaeli’nde ön seçim olması durumunda en az 100 arkadaş aday olacaktır. Kendi partisinde, kendi haklarını dile getirmekten çekinen kadrolar zaten aday da olmasın vekil de olmasın. Neden korkuyorsunuz?
CHP Kocaeli örgütlerinde görev yapan arkadaşlara bu köşeden çağrıda bulunuyorum, milletvekili adaylarını ÖN SEÇİM ile kendimiz belirlemek istiyoruz. Aday belirleme yöntemi ile ilgili biran önce karar alınız. Ekmeleddin varı kişilere ve AKP-MHP artıklarına oy vermeyeceğiz.
Gerekirse bağımsız Devrimci adaylar ortaya çıkar.
Bu durum KOCAELİ’ de CHP’nin kaybetmesi olur ki, bu sorumluluğu üstlenecek ve sonuçlara katlanabilecek kaç yönetici var?
DEMOKRASİ VARSA, İKTİDAR DA VAR.