Geçen hafta 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutladık. 22 Nisan gecesi Kocaeli ADD şubesinin organize ettiği Ankara yolcuğu ve Anıtkabir ziyaretine katıldık. Uzun zamandır ADD ‘de yaşanmakta olan değişim ve dönüşümü takip etmekteyim. 12 Eylül Amerikancı Faşist cuntanın lideri Kenan Evren, sıkıyönetim mahkemelerinde ve işkence hanelerde devrimcilere kan kustururken Atatürkümüzü çok kullanmış adeta Fidel Castro'nun KAHRAMAN olarak nitelendirdiği Mustafa Kemal ATATÜRK’ü heykellerle “taş” haline getirmeye çalışmış, bunda kısmen başarılı olmuştur. Devletin üst yapısında yer alan kadrolar Atatürk’ü bir dogma bir mit haline getirmişler onun “halkçı devrimci” özünü unutturmaya çalışmışlardır.
Gerçek nedir? Ankara'da gördüğüm tablo çok farklı ve sevindirici. Atatürkümüzü kendi ırkçı, mikro-milliyetçi, kafatasçı, faşizan eğilimlerine dayanak yapmaya çalışan kadrolar gitmiş, yerine demokrasiyi halkçı,devrimci özünü kürsüde dile getiren yürekli bir genel başkanla değişimi yakalayan ADD gelmiş. Mustafa Kemal Atatürk Türkiye devrimcilerinin ve dünyanın anti-emperyalist güçlerinin doğal lideri olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Ben bu yazımı Atatürk'ü ajite etmek için değil siyasi liderlik ve demokratik toplum düzenine faydasını öne çıkarmak için yazıyorum.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı... "ULUSAL EGEMENLİK" bütün sır bu tanımda. Burada kastedilen demokratik görünümlü yeni bir egemen sınıf yaratmak değil, halkın bizzat kendisinin yönetimde söz sahibi olmasını içerir. 100 yıl önce eğemenliği halka veren Atatürk’ün çizgisini bugün “doğrudan demokrasi” söylemiyle devrimciler uygulamaya çalışıyor. Kurtuluş Savaşı; Mustafa Kemal'in önderliğinde yapılan DEMOKRATİK HALK DEVRİMİDİR. Atatürk halkçı devrimci liderdir, Türkiyenin yetiştrdiği 68-78 kuşağı devrimciler de Atatürk’ün başlattığı demokratik halk devrimini demokratik sosyalizimle taçlandırmaya çalışan izleyicileridir.
“Demokrasi temeline dayalı hükümetlerde eğemenlik halka, halkın çoğunluğuna aittir. Demokrasi ilkesi egemenliğin millette olduğunu, başka yerde olmayacağını gerekli bulur. Bu bakımdan demokrasi ilkesi,siyasi kuvvetin eğemenliğin kaynağına ve yasallığına değinmektedir. “
“Önümüzdeki seneler içinde yapacağımız işleri hep beraber düşünüp konuşacağız. Her biriniz vatanın bir bucağından halkın içinden geliyorsunuz. Fırkamızın( parti ) icra vekilleride içimizdedir. Muzakerelerin ve münakaşaların feyizli ( başarılı ) neticeler verebilmesi için şartsız serbest konuşmaları, tenkidi icap eden noktaları görmek gereklidir.“
“Fırkamızda ( partide ) bir yanlışı, bir eksikliği gördünüz zaman kayıtsız şartsız eleştireceksiniz. Yapılan herhangi bir yanlışa, müsamaha göstermek,son derece yanlıştır. MAHSURU FAYDASINDAN BÜYÜK OLUR. “ Mustafa Kemal Atatürk, CHP 3. Olağan kongre konuşması, 1931.
CHP'nin ve TÜRKİYE CUMHURİYETİ'nin kurucu babası ATATÜRK'tür. CHP yöneticileri ve kadroları en az ATATÜRK kadar mütevazı ve halkçı devrimci olmak zorundadır. CHP’yi halkçi devrimcı çizgisinden saptıranlar olmadı mı? Oldu! Atatürk'ün en yiğit izleyicisi Deniz Gezmiş'in idamına el kaldıran CHP milletvekilliği yapmış ALÇAKLAR oldu mu oldu. Aşık Mahsun-i Şerif o alçaklardan biri olan Amerikancı cuntanın başbakanı Nihat Erim'e “erim erim eriyesin sürüm sürüm sürünesin” ağıdını yaktı. Herkes şunu iyi bilsin ki DEVRİMCİLERE KALKAN O FAŞİST ELLER MUTLAKA KIRILIR. Deniz Gezmişleri asan alçaklar, Mahir Çayan'ı Kızıldere'de MOSSAD ajanlarına katlettiren emperyalizmin uşakları, Atatürk maskesinin arkasına saklanamaz. M.Kemal, mikro milliyetçiliğe ve turancılığa karşıydı. Kendilerine ülkücüyüm deyip turancılığı savunanlar Atatürkçü olamazlar. Çünkü, Atatürk TURANCILIĞI yasaklamıştır. Hem Atatürkçü hem de Turancı olunmaz. Atatürk'ü ancak Devrimci Gençlik sahiplenebilir ve sahiplenmiştir. Hiç kimse elma ile şekeri kıyaslamasın.
CHP çok ağır sınavdan geçiyor. 50 yıl sonra çok yiğit bir genelbaşkana kavuşan CHP, önderliği Kemal Kılıçdaroğlu'nun militan mücadelesine ayak uydurmak zorundadır. Bugün verilen mücadele sıradan hükümet olma mücadelesi değildir. Bugün yaşadığımız, faşizme karşı direniş mücadelesidir. Tüm CHP kadroları hayatın her alanında genel başkan KEMAL KILIÇDAROĞLU’nun yanında faşizme karşı birer kale gibi dikilmek zorundadır. Laik, demokratik Atatürk Cumhuriyeti'nin ve CHP'nin yaşayabilmesinin tek şartı AKP-MHP ve faşist kliğe karşı bir CEPHE birliğinden geçmektedir.
CHP il başkanımıza ve yönetimine açıkça çağrıda bulunuyorum. Sayın il başkanı ve ilçe başkanları siz orta bürokratlaşmış bir partinin yöneticileri değil, faşizme karşı aktif direniş mücadelesi veren Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkanlarısınız. En az Atatürk kadar demokrat, en az Kılıçdaroğlu kadar çalışkan, en az Deniz Gezmiş kadar yürekli olmak zorundasınız.
CHP Kocaeli il başkanına ve yönetimine burdan açıkça çağrıda bulunuyorum. Ülkemizin içinde bulunduğu bu zor şartlarda 28 bin Chp üyesinin başkanı olmasın. Parti içindeki dar ekipçi, hizipçi, klikçi kendi için siyaset yapan BEN merkezli yapıların DEĞİŞİM’in önünü kesmesine izin vermeyiniz.
Önümüzdeki günlerde kutlayacağımız bayramda CHP İl Başkanı olarak her partilinin BAŞKANI olarak yeniden sevgi ve güvenini kazanmalısınız.
Tüm emekçi halkımızın bayramını kutlarım.